Mısır Masalları. W.M. Flinders Petrie

Читать онлайн.
Название Mısır Masalları
Автор произведения W.M. Flinders Petrie
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 9786258361162



Скачать книгу

kâhya dahi olanları ona haber vermeden evvel bir iki gün bekler. Kadınların varlık sahibi olma ve soy bakımından üstünlüğünü göz önünde tutarak bu masalı okursak, Hindistan’da bir halk olan Nairlerinkine yakın bir sosyal sistemin söz konusu olduğunu görürüz. Öyle ki bu sistemde zaman zaman farklılıklar olsa da kadınlar, kendi seçimini yapıyordu. Bir kadının beğendiği erkeğe hediye olarak bir kıyafet göndermesi, bir İngiliz elçisi hakkında anlatılan hikâyeye çok benzer. Buna göre, onu seçtiğini ima etmek isteyen bir hanım kendisine harika bir şal göndermiştir. İnsanların koruması altında değil de ilahi bir koruma altında olduklarından Amon rahibeleri bu seçme ayrıcalığına son günlere dek sahip olmuştu fakat geç dönemde böyle bir şey yakışıksız gözükürdü.

      Bu ve onu takip eden masalların büyü kullanımına bağlanması, eski Mısırlılarda büyü inancının ne denli kökleşmiş olduğunu göstermektedir. Böyle bir inanış, büyücülerin varlığına ve çeşitli büyülerin yapıldığına işaret etmektedir. Hakikaten büyücülük, günümüzde Afrika’da hâlâ çok yaygındır. Bu masaldaki balmumundan yapılmış timsah gibi bir modelin işe yaraması, Mısır’da sık sık karşımıza çıkan bir fikirdir. Mezar döşemeleri ve süslemeleri, ka heykelleri ushabtis ya da ölü için çalışacak heykeller ile temel kalıntılarında bulunan eşyalar, bu tür bir modelin gerçekliğin etkisine sahip olduğuna inanıldığını göstermektedir. Ptolemaik dönemde yazılmış olan Sanehat’ın Maceraları masalında dahi Setnau bir tekne ile kendisi için çalışacak adamları temsilen kalıplar yapar ve su altında çalışmaları için bunları nehre bırakır.

      Büyücü tarafından yakalanınca timsahın yeniden balmumuna dönmesi ise bize Hârun Peygamber’in tuttuğu yılanın yeniden asaya dönüşmesini hatırlatır. Diri diri yakılma cezası, modern Mısır masallarında karşımıza çıksa da Mısır tarihinde çok nadiren bahsedilmiş bir konudur. Burada ise yaşanması muhtemel bir olay olmaktan ziyade masalın zirve noktası için düşünülmüş bir dehşet unsuru olarak sunulmuştur. Haremin yani sarayın mahrem bölümünün önündeki ceza yeri, belli ki başka kadınların korkutulması amacıyla oradadır. Her masalın sonunda kendisine masallar anlatılan Kral Khufu, alışılagelmiş formülü kullanarak bahsi geçen mucizenin gerçekleştiği dönemin kralı şerefine sunular sunulmasını emrediyor. İlk dönemlerde mezar tabletlerinin üzerinde genellikle ölen kişi için binlerce somun ekmek, öküzler, ceylanlar, turnalar ve benzeri şeylerin sunulduğu ya da bunların sunulmasına dair dile getirilen dindarca arzu kaydedilmiştir. Bu tür ifadelerde “binlerce” sözüyle kastedilen aslında “onlarca”ydı. Zaman içinde sunular kaydedilirken “binlerce” sözü kullanılır olmuştur.

      Can sıkıntısını modern bir şey olarak düşünmeye o denli alışkınız ki dünyanın en eski masallarından birinde, hakkında bilgi sahibi olduğumuz ilk kralın can sıkıntısı yaşadığını okumak çok tuhaf gelecektir. Yeni bir eğlence keşfetme karşılığında ödül almak, Sneferu’nun anlattığı masalın temelidir. İnsanların o zamandan beri farklı eğlenceler denediklerini bilsek de bu bilge adamın kırda bir gün geçirme şeklindeki tavsiyesi hâlâ can sıkıntısına en iyi çare gibi gözükmektedir. Balık ağlarına bürünmüş dans eden kızlardan bahsedilmesiyle birlikte masala bir bale havası da eklenir. Teknenin idare edilmesi için iki büyük küreğin kullanılması masalın bir ayrıntısını açıklar. Kürekler geminin kıç tarafının iki yanındadır ve her biri bir baş kürekçi tarafından idare edilmektedir. Masaldan anladığımız kadarıyla baş kürekçiler, yolculuk sırasında söylenen şarkıyı da yönetmektedir. Baş kürekçi sustuğu takdirde onun tarafındaki kürekçiler de susar. Kayıp mücevherin saç üzerindeki konumu, bu mücevherin bir saç filesi içinde olduğunu göstermektedir. Maydum’da bulunan Nofert heykelinde olduğu gibi erken dönem figürlerinin saçları toplamak için çiçek süslemeli fileler kullandıklarını görürüz. Küreğin ucunun havada yükselecek şekilde bir direğe bağlı olarak durması, küreğin genç kızın saç filesine nasıl çarpıp mücevheri yerinden çıkardığını açıklamaktadır.

      Son masal aslında iki hikâyeyi içerir. Dedi’nin harikalarıyla başlar ve ardından hakkında Khufu’ya kehanette bulunduğu çocukların hikâyesiyle devam eder. Dedi’nin köyü muhtemelen Madyum yakınlarındaydı zira Madyum’daki Sneferu tapınağında bir inanan tarafından Ded-sneferu’ya sunulmuş bir sunu bulunmuştur. Bu yüzden Hodedef’in yaşlı Dedi’ye rehberlik ettiği sahnenin arka planı budur. “Tahuti’nin evinin planları” ifadesinin tercümesi kesin değildir fakat bu bölüm bir piramit yapımı için istenen bir mimari plandan bahsediyor gibi gözükmektedir. Rud-didet’in hikâyesi tarihsel olarak dikkat çekicidir. Bu kadının bir Ra rahibinin karısı olduğu söylenir. Dolayısıyla, onun çocukları Ra’nın oğullarıdır ve V. Hanedanlık’ın ilk üç kralı olup Khufu sülalesinin yerini alacaklardır. Bu durum V. Hanedan’ın ruhban sınıfınca yönetime el konmasıyla başladığına işaret etmektedir. Tarihe baktığımızda bunu tasdik eden iki şey vardır. “Ra’nın Oğlu” unvanı Mısır’da öyle yaygındı ki hiç sorgulanmadan kabul edilmekte ve herhangi bir kraliyet kabartmasının listelerine eklenmektedir. Oysa bu unvan V. Hanedanlık’ın ortalarına kadar görülmez. Daha önceki krallar Ra’nın soyundan değildir. Ra rahibinin karısı yoluyla soylarının Ra’ya dayandığını iddia eden bu hanedanla birlikte her kralın “Ra’nın oğlu” unvanını kullandığını görürüz. Ra rahipliğine dayanan bu soyu tasdikleyen bir diğer şey ise V. Hanedan kralları için kurulmuş çok sayıda rahipliğin bulunmasıdır. Hanedanın ruhbanlık kökenine sahip olmasıyla uyumlu bir iştir bu. Öyle ki hikâyede bu hanedanın tapınaklar yaptırdığından, mihrapları sunularla donattıklarından, sunu masaları için içki ve yiyecek tedarik ettiklerinden ve dini bağışları artırdıklarından bilhassa bahsedilir. Üç çocuğun isimleri, V. Hanedan’ın ilk üç kralının isimlerine bir göndermedir. User-kaf ismi User-ref, Sahu-ra ismi Sah-ra ve Kaka ismi ise Kaku şeklinde verilmiştir. Böylece çocukların doğumlarına bir gönderme yapılır. Çocukların saçlarının hakiki lacivert taşına benzetilmesi tuhaf gözükebilir ama pek çok halk siyah ile maviyi birbirine karıştırmaktır. Örneğin azrak kelimesi Arapçada koyu mavi veya yeşil yahut da siyah anlamına gelir. Lacivert taşı, “altın ve lacivert taşı” diye adlandırılan VI. Ramessu’nun kraliçesinin ismine eklenmiştir: “Nub-khesdeb”. Böylece kişisel güzellik ile bu değerli taşlar arasında bir benzerlik kurulmaktadır. Burada XII. Hanedan döneminde yazılmış olduğu kesin olan ama V. Hanedan’a ait bir masalda herkesçe tanınan profesyonel dansçıları görüyoruz ve bu dansçılar bir hamalla birlikte seyahat etmekteler. Bu masaldan ayrıca doğum yapan Mısırlı kadınların on dört günlük bir arınma döneminden geçtiklerini, bu süre boyunca insanlardan uzak durarak ev işlerine karışmadıklarını öğreniyoruz. Bu masalda ev sahibesi ev işlerine dönünce düzenleyecekleri ziyafet için hazırlıkların yapılıp yapılmadığını sorar. Bunun üzerine arpa olmadığı için bira yapılamadığı cevabını alır. Çuvalın bağlanması, bu erken dönemin kalıntılarıyla uyumludur. Bir malın bağlanması ve emniyete alınması için kutuların, kayışların ve kilden mühürlerin kullanılması, Kahun’dan öğrendiğimiz üzere XII. Hanedan’da bilinen şeylerdi.

      Masalın mevcut sonu belli ki aslında masalın sonu değil yalnızca bir sahnesidir. Buradaki hain hizmetçi kız, Mısır edebiyatında kötülerin ortak sonuyla karşılaşır. Sonrasında neler olduğu tartışılabilir ama muhakkak ki Khufu yeniden ortaya çıkmış ve Dedi için büyük ödüller verilmesini emretmiş olmalıdır. O zamana dek Dedi yalnızca ona tedarik edilmiş olan asgari malzemeyle geçinmekteydi. Fakat çocuklar kralın gazabından korunmak zorundadır zira bu çocuklar V. Hanedan’ın kralları olacaktır. Çocukların kaçışı ve maceralarına dair uzunca bir bölüm kaybolmuş olabilir. Tarihle ilgili not dikkat çekmektedir. Çocukların doğum günü, Tubi ayının 25’i şeklinde