Mısır Masalları. W.M. Flinders Petrie

Читать онлайн.
Название Mısır Masalları
Автор произведения W.M. Flinders Petrie
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 9786258361162



Скачать книгу

bira içer. Kopartılmış bir kafayı yerine koymayı bilir. Bir aslanı, yularını yere sürterek peşinden getirmeyi bilir. Tahuti’nin meskeninin planlarını bilir. Yukarı ve Aşağı Mısır’ın kralı, majesteleri kutsal Khufu, kendi piramidinde onun bir benzerini yaptırabilmek için uzun zamandır Tahuti’nin meskeninin planlarını aramaktadır.”

      Majesteleri şöyle dedi: “Oğlum Hordedef, bizzat gidip o adamı bana getir.”

      Böylece kralın oğlu Hordedef için gemiler hazırlandı. Hordedef nehri geçerek Dedsneferu’ya gitti. Gemiler limana demir atınca Hordedef kıyıya çıktı. Direkleri sedir ağacından ve altın kaplamalı olan abanoz bir tahtırevana oturdu. Dedi’nin yanına yaklaşınca tahtırevanı indirdiler. Hordedef, Dedi’yi selamlamak için ayağa kalktı. Onu evinin kapısında hurma ağacından bir divanda yatarken buldu. Hizmetçilerinden biri başını, öteki ise ayaklarını ovuyordu.

      Kralın oğlu Hordedef şöyle dedi: “İhtiyarlığa ermiş durumdasın. Bilirsin ki ihtiyarlık, bu dünyadaki yolculuğumuzun sonu, yani mumyalanmanın vaktidir, mezara gömülmenin vaktidir. O halde hastalıklardan ırak halde ve bunaklığın gevezelikleri olmaksızın Güneş altında uzan. İşte muhterem Dedi’yi böyle selamlarım. Seni çağırmak için uzaklardan geldim. Babam aziz Khufu’dan bir mesaj getirdim zira kralın verdiklerinin ve ona itaat edenlerin yediklerinin en iyisinden yiyeceksin. Böylece kral seni mezardaki atalarının yanına itibar ve varlık sahibi biri olarak yollayacak.”

      Dedi şöyle cevap verdi: “Selam sana! Selam sana! Kralın oğlu, babasının biriciği Hordedef. Baban aziz Khufu seni övsün, muteber kimseler arasında seni yükseltsin. Senin ka’n1 düşmanlara galip gelsin. Ruhun, düşkünleri giydirenin kapısına varan doğru yolu bulsun. İşte kralın oğlunu böyle selamlarım.”

      Bunun üzerine kralın oğlu Hordedef ellerini uzatıp onu ayağa kaldırdı. Dedi’nin koluna girerek limana götürdü.

      Sonra Dedi şöyle konuştu: “Uşaklarım ile kitaplarımı getirmem için bana bir tekne verin.”

      Hemen onun için kürekçilerle beraber iki tekne hazırladılar. Dedi, kralın oğlu Hordedef’in filikasıyla nehri geçti. Saraya vardıklarında kralın oğlu Hordedef, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın kralı majesteleri aziz Khufu’ya haber vermek için içeri girdi. Hordedef şöyle dedi: “Ey kralım! Uzun ömür, varlık ve sıhhat sizin olsun! Efendim, size Dedi’yi getirdim.”

      Majesteleri şöyle cevap verdi: “Hemen huzuruma getir onu!”

      Majesteleri, Firavun’un (uzun ömür, varlık ve sıhhat onun olsun) sütunlu salonuna gitti. Dedi ise huzuruna çıkarıldı. Majesteleri sordu: “Nasıl oldu da seni daha önce hiç görmedim?”

      Dedi şöyle cevap verdi: “Çağırılan kişi gelir. Kral (uzun ömür, varlık ve sıhhat onun olsun) beni çağırdı, işte ben de geldim.”

      Majesteleri şöyle dedi: “Senin hakkında koparılmış bir başı yerine koyabilir diyorlar. Doğru mu bu?”

      Dedi cevap verdi: “Hakikaten, bu işin sırrını bilirim ey kralım (uzun ömür, varlık ve sıhhat onun olsun).”

      Majesteleri şöyle konuştu: “Bana hapishanedeki adamlardan birini getirin. Cezasını şimdi verelim.”

      Dedi şöyle karşılık verdi: “Hayır, bir insan getirmeyin ey kralım, efendim. Bilirsiniz ki sığırlarımıza bile böyle davranmayız.”

      Bunun üzerine bir ördek getirilip başı kesildi. Ördeğin gövdesini salonun batı tarafına, başını ise salonun doğu tarafına koydular. Sonra Dedi sihirli sözleri söyledi. Ördek yerde kanat çırpmaya başladı. Aynı şekilde başı da ona doğru yaklaşıyordu. Nihayet başı ile gövdesi birleşince ördek ayağa kalkıp vakvaklamaya başladı. Sonra bir kaz getirdiler. Dedi onun üzerinde de aynı şeyi yaptı. Sonra majesteleri bir öküz getirtip başını koparttı. Dedi bir kez daha sihirli sözleri söyledi. Hemen sonra öküz ayaklanıp yularını yere sürterek Dedi’nin arkasından gitti.

      Kral Khufu şöyle dedi: “Peki, Tahuti’nin meskeninin planlarının sayısını bildiğin de doğru mu?”

      Dedi şöyle cevap verdi: “Bağışlayın beni ey Kral Hazretleri (uzun ömür, varlık ve sıhhat sizin olsun), planların sayısını bilmiyorum. Fakat nerede olduklarını biliyorum.”

      Majesteleri, “Nerede peki?” diye sordu.

      Dedi şöyle cevap verdi: “Heliopolis’te, plan odası denen bir odada bileği taşından bir sandık vardır. İşte planlar bu sandıktadır.”

      Dedi ayrıca şunları ekledi: “Ey Kral Hazretleri (uzun ömür, varlık ve sıhhat sizin olsun), efendim, planları size getirecek olan kişi ben değilim.”

      Bunun üzerine majesteleri “Öyleyse onları bana kim getirecek?” diye sordu.

      Dedi ona şöyle cevap verdi: “Onları size Rud-didet’in karnındaki üç çocuktan en büyüğü getirecek.”

      Majesteleri şöyle dedi: “Neler söylüyorsun? Hem kimdir bu Rud-didet?”

      Dedi şöyle cevap verdi: “Bu kadın, Sakhebu’nun efendisi Ra’nın rahiplerinden birinin karısıdır. Bu tanrı ona çocuklarının en soylu vazifeyi yani bütün bu ülkeyi yönetme vazifesini üstleneceğini bildirdi ve çocuklardan en büyüğünün de Heliopolis’te başrahip olacağını vaat etti.”

      Bu sözleri işiten majestelerinin yüreğini bir sıkıntı kapladı. Ama Dedi sözlerine şöyle devam etti: “Ne düşünüyorsunuz ey Kral Hazretleri (uzun ömür, varlık ve sıhhat sizin olsun)? Bu üç çocuk yüzünden mi üzüldünüz? Size şunu söyleyeyim: Önce sizin oğlunuz, sonra oğlunuzun oğlu ve ondan sonra bu üç çocuktan biri ülkenin hükümdarı olacak.”

      Majesteleri “Rud-didet bu çocukları ne zaman doğuracak?” diye sordu.

      Dedi şöyle cevap verdi: “Tubi2 ayının 26’sında çocuklarını doğuracak.”

      Majesteleri şöyle dedi: “Letopolis kanalının kıyılarında sular çekilince oraya bizzat gidip Sakhebu’nun efendisi Ra’nın tapınağını göreceğim.”

      Bunun üzerine Dedi şöyle cevap verdi: “O zaman Leto-polis kanalının kıyılarında suyu iki metre yükselteceğim.”

      Majesteleri sarayına dönünce “Dedi’yi oğlum Hordedef’in evine yerleştirip orada misafir edin. Ayrıca ona her gün bin somun, yüz içimlik bira, bir öküz ile yüz demet soğan verin.”

      Majestelerinin tüm emirlerini yerine getirdiler.

      Günlerden bir gün, Rud-didet doğum sancısı çekmeye başladı. Sakhebu’nun efendisi Ra Hazretleri bunu bildiği için İsis’e, Nebhat’a, Meskhent’e, Hakt’a ve Khnumu’ya şöyle dedi: “Haydi gidin ve Rud-didet’in çocuklarını doğurmasına yardımcı olun. Bu çocuklar bütün ülkeyi yönetme şerefine erişecek, sizin tapınaklarınızı kuracak, sunaklarınızı adaklarla donatarak masalarınızı şarapla dolduracak ve ihsanlarınızı artıracak.”

      Tüm bu tanrılar, dansçı genç kızlar kılığına girerek gittiler. Khunumu ise hamal kılığında onların yanında gidecekti. Ra-user’in evine yaklaştılar ve onu kemeri düşmüş halde dikilirken buldular. Müzik enstrümanlarını çalarak karşısında oynadılar. Ama Ra-user şöyle dedi: “Hanımlar, doğum sancısı yaşayan bir kadın var burada.”

      Bunun üzerine ona şöyle dediler: “Kadını görmemize izin ver çünkü ona yardım edebiliriz.”

      Ra-user, “Gelin



<p>1</p>

Ka: Eski Mısır’da ruh anlamına gelir ve bir insanın görünmeyen ikizi olarak kabul edilir. Mısır inancına göre beden mumyalanarak çürümesi engellendiği takdirde ka, bedene geri dönerek yaşamaya devam ederdi. (ç.n.)

<p>2</p>

Tubi: Tybi, Tobi veya Tubah diye de bilinir. Eski Mısır takvimindeki beşinci aydır. (ç.n.)