ENTRIKA MÜHENDISI KANAVOZ. ASUMAN PORTAKAL

Читать онлайн.
Название ENTRIKA MÜHENDISI KANAVOZ
Автор произведения ASUMAN PORTAKAL
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 9789752119123



Скачать книгу

hizmetçisi yaptı Gülce’yi!

      Heeyy, maço musun nesin sen? Of yaa, kadına da maço denmez ki! Sinirden kafam karıştı bak. Kulaklarını da duy beni yazar hanım, Eski Kafa mısın sen? Genco kaybolan eşyalarını neden ablasına soruyor? Gülce onun hizmetçisi mi, kendi bulsa ya ne bulacaksa!

      Ah şekerciklerim, görüyor musunuz, beceriksiz yazarımız bensiz yazamıyor. Bu bölümde çuvalladı bence. Roman kahramanına KANAVOZ diye imza attıran yazardan ne beklenir ki? Konserve mi bu çocuk? O kadar sözcük fısıldadım beyin kıvrımlarına, birini bile duymadı.

      Ben olmasam roman moman yazamaz bu inatçı şaşkın ya, neyse…

      En iyisi biz okumaya devam edelim çocuklar! Belki daha eğlenceli, daha zekice satırlara rastlarız.

      NOS! NOS! NOS!

      Bugünlerde canım biraz sıkkın… Sıra arkadaşım Berkay’ın futbol aşkı başıma dert oldu. Bana habire GS çizdiriyor, hem de suratına! Bir yanağına G, öbürüne de S yapmaktan bıktım. Berkay yetmezmiş gibi, öteki çocuklar da aynısını istiyorlar. Bazılarına FB, kimine BJK, kimine de GS çiziyorum. Oğlanlardan sonra kızlar da tutturdular. Onlar da çiçek böcek çizdiriyorlar suratlarına. Ama Kalben’in yanağına kalp çiziyorum, öyle istiyor çünkü.

      Bugün, teneffüs boyunca yine çocukların suratını boyadım. Öğretmen de derse on beş dakika geç girmez mi? Böylece suratını boyamadığım çocuk kalmadı. Maskeli baloya döndü sınıf. Öğretmen içeri girdiğinde duvara çarpmış gibi oldu. Biz güleceğini zannederken, o kaşlarını çatıp kızgın kızgın bakmaz mı bize? Yetmezmiş gibi bir güzel de azar işittik.

      “Hayrola çocuklar, maça mı gidiyorsunuz, bu ne hâl?”

      Oysa öğretmenimiz anlayışlı biriydi. Öyle kolay kolay kızmazdı bize, ama bugün tersliği üstündeydi galiba.

      Hepimiz suspus olmuştuk. Sınıf o kadar sessizdi ki, Berkay’ın hırıltılı soluğunu bile duyuyordum. Sinir bozucu sessizlik yetmezmiş gibi, omuzuma konan sineğin vızıltısı da dinmiyordu. Sen misin vızıltıya takan, omuzumdan havalanan sinek, kulağıma konmaz mı? Fena hâlde kaşınmaya başladım, hem de uyuz gibi… Öğretmenin dikkatini çekmemek için kımıldamıyor, sineği de kovamıyordum. Kaşıntı ise gittikçe dayanılmaz oluyordu. Tam kafamı oynatacaktım ki öğretmen gürledi!

      “Bir daha kimsenin suratını boyamayacaksın Genco!”

      Sinek uçtu. Ohh, dünya varmış! Kulağımı tatlı tatlı kaşıyıp önüme baktım. Kendimi suçlu hissetmenin sıkıntısı yetmezmiş gibi, sinek yine geldi. Benimle alay edercesine vızıldayıp kulağıma konmaz mı, of off!

      Öğretmenden yediğim azarla korkunç bir sessizlik çökmüştü sınıfa. Kafayı bana takan yapışkan sineğin vızıltısından başka ses duyulmuyordu. Kulağımın kaşıntısı ise canıma tak etmişti. Dayanamayıp kafamı salladım. Sinek uçtu.

      İçimden, “Oh!” çekerken, beni çok şaşırtan bir şey oldu. Hemen önümdeki sırada oturan Kalben, usulca ayağa kalkıp titrek bir sesle konuşmaya başladı.

      “Yüzümüzü Genco boyamadı öğretmenim!”

      “Yaa, öyle mi? Neden onun suratı boyalı değil Kalben?”

      “O istemedi de ondan…”

      “Kim boyadı, peki?”

      “Şey… şey…”

      “Otur yerine!”

      “Ama öğretmenim…”

      “Otur yerine Kalben!”

      Kulaklarıma inanamıyordum. Kimse ağzını açmazken, bir tek Kalben arka çıkmıştı bana. Üstelik öğretmenden azar işitmeyi göze alarak. Hemen ayağa fırladım. “Kalben yalancı değil öğretmenim!” deyip önüme baktım. “Evet, ben boyadım! O da beni korumak için öyle söyledi.”

      Göz ucuyla izlediğim öğretmen bir bana, bir Kalben’e baktı. Ama bakışlarında kızgınlık falan yoktu.

      Hiçbir şey söylemeden kollarını göğsünde dolayan öğretmen, bize doğru yürümeye başladı. Yanıma gelince durdu. “Tahtaya Genco!” dedi sert bir sesle. Sonra da hışımla arkasını dönüp hızlı adımlarla masasına doğru yürüdü.

      Ben ayaklanırken, “Yandın Genco!” diye fısıldadı Berkay. Nemli gözlerle bana bakan Kalben, içini çekti. O sırada öğretmen yine bağırdı. “Boya kalemlerini de al Genco!”

      Keçeli kalemlerimi alıp usulca tahtaya yanaştım. Herkes nefesini tutmuş, bizi izliyordu. Aslında öğretmenimiz hiç huysuz biri değildi. Kimseyi böylesine korkutmaz, yüreğimize korku salmazdı. Bu işte bir tuhaflık vardı, ama neydi?

      Kalbim küt küt atarken, öğretmen dik dik beni süzüyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp yere baktım.

      “Yanıma gel!” dedi öğretmen buyurgan bir sesle. Korka korka yanaştım masasına. O da sandalyesine çöküp, “Bir yanağıma 4, öbürüne de B çiz bakalım!” demez mi? Donup kaldım.

      Şaşkınlığımı gören öğretmen, kahkahayı bastı. Onun gülmesiyle bütün sınıf makaraları koyuverdi.

      Kahkahalarla gülen öğretmen, “Benim aşkım da 4-B sınıfı!” demez mi, apışıp kaldım.

      Çocuklar neşeyle bağrışırken, “Hadi boya bakalım!” deyip yanağını uzattı. Ellerim titreyerek çizmeye başladım. Arkadaşlarımın çığlıkları eşliğinde öğretmenin suratını da bir güzel boyadım.

      Kızlar el çırpıp, “Çok güzel oldunuz öğretmenim!” diye bağrışıyorlardı. Oğlanlar da sıralara vurarak, “Yaşasın 4-B!” diye tempo tutuyorlardı. O sırada sınıfın kapısı açıldı.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/4QBaRXhpZgAATU0AKgAAAAgABQMBAAUAAAABAAAASgMDAAEAAAABAAAAAFEQAAEAAAABAQAAAFERAAQAAAABAAALElESAAQAAAABAAALEgAAAAAAAYagAACxj//bAEMABwUFBgUEBwYFBggHBwgKEQsKCQkKFQ8QDBEYFRoZGBUYFxseJyEbHSUdFxgiLiIlKCkrLCsaIC8zLyoyJyorKv/bAEMBBwgICgkKFAsLFCocGBwqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKv/AABEIAmwCigMBIgACEQEDEQH/xAAfAAABBQEBAQEBAQAAAA