Sel Yayıncılık

Все книги издательства Sel Yayıncılık


    Bîra Qederê

    Mehmed Uzun

    Bîra Qederê ji şanzdeh fotografên binemaliya mîrê kurd Bedir-Xan pêk tê û bi mirinê dest bi vegotinê dike. Piştî mirina Celadet Beg êdî fotografên ku li pey wî mane dipeyivin. Jiyana wî ya ku di destpêkê de qurmiçî bû, bi carekê ve jîndar dibe û vediguheze jiyaneke têkel û rengîn. Di serê sedsala bîstemîn de, Stembola ku kozmopolît e, her texlît milet û mirovî di paxila xwe de dihewîne; dibe warê Celadetê pêşîn ê jiyanê. Paşê, ew jî mîna gelek welatî, nêz û nasên xwe dibe mişextî, ji welatê xwe bi dûr dikeve, dibe sirgûn. Saraya Osmanî û Bab-i Alî, Pira Galatayê û Taxa Kadikoyê, Şerê Cîhanê, kovara Hawar û Ronahiya ku dengvedana wan li Şamê deng vedide û dengê zimanê kurdî digihîne çar aliyê dinê, dibe yek ji wan fotograf û sûretên berbiçavtirîn ên romanê. Seranserê jiyana Celadet Beg, bi her awayî ve dibe navenda têkoşîn û zanîn, trajedî û evîn, warê keser û berxwedanê.

    Boğaziçi Şıngır Mıngır - Salâh Bey Tarihi: 3

    Salâh Birsel

    "Boğaziçi, Dünya Coğrafyasının en güzel kesitlerinden biri. Doğanın, Tarihin ve Şimdiki Zaman'ın benzersiz bir alaşımı. Üzerine çok şey yazıldı iki bin yıldır, ama Salah Birsel'in Boğaziçi Şıngır Mıngır'ı başka: Günün her saatında nasıl renk değiştiriyorsa, Birsel'in üslubu da öyle. -Enis Batur"

    Boynuzname: Aldatılmak Üzerine Tertipli Bir Garabet

    Charles Fourier

    "Eşitlik ve özgürlüğünü savunduğu kadınların evlilik kurumu içindeki esaretine, iffet ve bekâret dayatmasındaki cinsiyetçiliğe itiraz eden Charles Fourier, ailenin ortadan kaldırılmasından, arzunun her türlü baskı ve yoksunluktan kurtuluşundan yanaydı. Bugün birçok araştırmacının teslim ettiği üzere «„feminist“» sözcüğünün de mucidiydi. Boynuzname ticaretin, yani alışverişin tüm riyakârlığıyla tecessüm ettiği evlilik müessesine yönelik, Fourier'nin düşüncesinin temelindeki detay imgelemine ilişkin ipuçları da içeren keyifli bir taşlama…"

    Bu Kalem Melûn©

    Enis Batur

    "Herkes bir kitabın mümini, ben «„Dünya bir kitaba varmak için“» şiarının müminlerinden oldum, kaldım. Bütün yazdıklarım, gün gelecek, tek bir kitabın içine sığacak, oturacak. Orada yazabildiklerimle yazamadıklarım aynı çatının altında buluşacak: Yazı'nın birazı ondansa, birazı bundandır. Yazamadıklarımı başkaları yazacak. Bu Kalem Melûn©, Şehrazat'ın içine attıkları."

    Bulmaca Meraklısı Quaresma

    Fernando Pessoa

    "Edebiyatın tüm türlerinde çığır açıcı ürünler vermiş, yarattığı sayısız personayla geleneksel anlayışları yerle bir ederek eserleriyle olduğu kadar kişiliğini de bir edebi figür haline getirmeyi başarmış Fernando Pessoa, «„gençliğindeki yegâne edebi besin“» olan gizem ve korku hikâyeleri ile «„entelektüel bir uğraş“» addettiği polisiye roman merakını Bulmaca Meraklısı Quaresma'da harmanlıyor. Lizbon sokaklarını rasyonel düşlerin peşinde adımlamakla yetinen, yaşamla bağları zayıf, müzmin doktor Abílio Fernandes Quaresma, şehrin çatılarına bakan küçük odasında vaktini okuyarak ve içerek geçirirken, akıl yürütme becerisini keskin bir tümdengelim duygusuyla geliştirip bulmacaların yanı sıra gerçek yaşamdaki sırları ve cinayetleri çözümleyen usta bir dedektif olup çıkar. Polisiye roman geleneğinin istisnai köşetaşlarından Bulmaca Meraklısı Quaresma, Conan Doyle ve Arthur Morrison hayranlığını sık sık dillendiren Pessoa'nın özgün kişiliği ve sıradanlaşmış olağandışılığına aralanan bir kapı…"

    Çitlerin Olmadığı... - Bir Ölüm Orucu Direnişinin Güncesi

    Lale Çolak

    "Türkiye'de cezaevlerinin tarihi baskı ve zor kadar direnişlerin de tarihidir. 2000'de gerçekleşen 19 Aralık Katliamı ve Ölüm Orucu Direnişi bu iki dünyanın kıyasıya çarpıştığı, sonuçları ve etkileri bugüne dek uzanan belirleyici bir tarihsel kesit; Lale Çolak ise insanca bir yaşam için bedenini ölüm olasılığının üzerine kararlılıkla süren onlarca devrimciden biridir. Kavgasının şehri İstanbul sokaklarını zihinsel yolculuklarla tabana kuvvet adımlayan, çiçeklerin kokusunu, gökkuşağının tüm renklerini sansürlenmiş sayfalara bezeyerek şehirden şehre ulaştıran, bilime, edebiyata, müziğe ama ille de şiire tutkun, yaşama ölesiye bağlı bu genç kadının mektupları, ceberrut zihniyetin neyden korktuğunun da cevabını veriyor. İdeallerinden kuşku duymayan, kararlı, inatçı ama bir o kadar da neşeli, mavracı, öğrenmeye ve öğretmeye olan sonsuz merakıyla Lale Çolak; fiziki koşullarının çok ötesinde, zamanları, duvarları, sınırları aşan, Çitlerin Olmadığı bir dünya düşünün bitimsiz ufkunu yansıttığı satırlarıyla en karanlık zihinlerde dahi güneş açtırıyor. Ümraniye Cezaevi'nde yaşadığı operasyonun ardından önce Açlık Grevi sonrasında ise Ölüm Orucu Direnişi'nin sıra neferlerinden Lale Çolak'ın neredeyse yaşamını yitirdiği güne kadar kaleme aldıkları, gündelik yaşamlarının detaylarıyla, andığı isimlerle, yaşamını, bazen de belleğini yitirenlerle aynı zamanda direnişin ayrıntılı bir kroniği niteliği taşıyor. Hücrelere sokularak sesleri boğulmaya çalışılan «„içeridekiler“», fiziki özgürlük yanılsamasıyla hücreleşmiş yaşamlarında boğulan «„dışarıdakilere“» yıllar sonra bile soluk aldırıyor."

    Çoğunluk Dersleri

    Zeynep Uzunbay

    "Zeynep Uzunbay, yeni öykülerinden oluşan Çoğunluk Dersleri'nde, çoğunluğun uğultusunda kendine yer açmaya çalışmaktan yorulanların yalın sesi olmaya devam ediyor. Suskun karakterler, yaşadıklarından ziyade başa çıkma biçimleriyle birbirlerine değdikçe, bıçak daha da derinlere saplanıyor. Pusula hayatın akışını gösterdiğindeyse, gerçekler kurgunun sınırlarını galebe çalıyor. Çoğunluk Dersleri; terleyerek atılacak illetin, kabuğu düşse kapanacak yaranın, yürekten kâğıda akacak zehrin, dile geldikçe azgınlaşan küfrün, arandıkça yitirilen mutluluğun parçalarını birleştiren görkemli bir kırkyama…"

    Denemek Sapmak - Çekmeceler Kitabı: II

    Enis Batur

    Sesler ve görüntüler, kalıcı izler mi? Büyük, baş edilmez bir korku bana onları toplattırıyor öteden beri. Toplamaktan vazgeçebilecek ölçüde dinginlik bulacağım bir eşik çizeceğim, umudum beni hırpalıyor, yoruyor. Beklemekse, içeride bir yerde, ola ki henüz uzakta, kendimin bekçisi, korkuluğu, totemi olabilirim de. Kendimin maketi, taşlaşmış gövdesi, hareketsizliğinde kıpır kıpır ifadesi. Bir tek bilgi yetiyor ama, dik tutmaya çalıştığım duyguları yıkmaya: Nöbeti devraldım, devredeceğim, bunu yadsısam bile: Birikmiş imgelere kattığım imgeler: Burada daha önce bunlar yoktu, onları ben üstüste, yanyana, içiçe dizdim. Benim yazım bu.

    Dengbêjlerim

    Mehmed Uzun

    "Kürtçe edebiyatın usta ismi Mehmed Uzun Dengbêjlerim'de okuru zorbalığı da barındıran asimilasyon politikalarına rağmen yok edilemeyen bir kültür mirasına sahip olabilmenin coşkusuna davet ediyor. Sürgün yıllarında gönülden bağlandığı Homeros, Ovidius, Canetti, Joyce, Brodsky gibi Batılı söz ustaları ile köklerindeki sese can veren dengbêjlerin arasındaki kültürlerarası bağları güçlendiriyor. Apê Qado'nun, Evdalê Zeynikê'nin, Alihan'ın, Rıfatê Darê'nin, Ehmedê Fermanê Kîkî'nin yaşamöyküleri ve sözlü mirası bu vesileyle ölümsüzleşirken, birbirine tümüyle yabancıymış gibi görünen iki dünya arasındaki çizgiler Uzun'un anılarında silikleşip ustalıkla harmanlanıyor."

    Dicle'nin Sürgünleri - Dicle'nin Sesi II

    Mehmed Uzun

    "Mezopotamya halklarının ölüm ve göçlerle sarmalanan unutturulmuş akıbetinin ölümsüzleştiği «„Dicle'nin Sesi“»nin ikinci kitabı Dicle'nin Sürgünleri'nde amansız olaylar Dengbêj Bıro'nun kudretli nefesi ve Mehmed Uzun'un usta kalemiyle can bulmaya devam ediyor. Gelecek kuşaklar yaşananlardan ders alsın, acı ve kanla sulanan topraklarda artık iyilik ve güzellik filizlensin diye Mir Bedirhan'ın önce İstanbul'a, ardından da Girit'e sürgün edilişinin hikâyesi kelime avcısı, kelam ustası Bıro tarafından adeta bir makam eşliğinde, tane tane aktarılıyor. Ta ki Bıro bitap düşüp, «„… ve şimdi kandili söndürüp, artık gidin“» diyene kadar…"