Название | Hayat Veren Kılıç |
---|---|
Автор произведения | Yagyu Munenori |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 9786258361391 |
Cevap şudur:73 Başlangıç ve derin, bu kullanım için iki seviyede kurulmuştur. Kendinizi zihnin başlangıç çerçevesinde eğitip yeterli disiplini edindiğinizde sabit kalma, onu bırakma düşüncesi bile olmadan geride bırakılır.
“Hastalık” denen şey sabit kalmadır. Budizmde sabit kalmaktan hiç hoşlanılmaz. Keşiş, ancak sabit kalma durumunu geride bıraktığı zaman dünyevi işlere karışıp lekelenmez. O artık ne yaparsa yapsın hürdür ve hiçbir yerde sabit kalmaz. Çeşitli tekniklerin ötesinde, tüm Yollarda bilirkişi olup da kendilerini sabit kalma durumundan koparamamış insanlara usta denemez.74
Toz ve kir, kaba ve cilasız bir mücevhere yapışacaktır. Bununla birlikte, cilalı mücevher bataklığın ortasında bile kusursuz görünecektir. Disiplinle zihnin mücevherini parlatıp hiçbir kusura yer bırakmaz ve kendinizi hastalığa bırakıp zihni bir kenara atarsınız.
Bir keşiş saygın bir kişiye sordu: “Yol nedir?” Saygın kişi yanıtladı: “Sahip olduğun sıradan zihin, Yol budur.”75
Bu anekdot, tüm disiplinleri kapsayan bir ilkeyi içerir. Yolun açıklanması istenildiğinde cevap “sıradan zihin”dir. Bu gerçekten çok derindir. Zihindeki tüm hastalıklardan kurtulmak sıradan zihni yaratır fakat buna rağmen hastalığın ortasında kalır. Bu, hastalıksız olma halidir.
Bunu sanat dünyasına uygulayın. Okçuluk yaparken zihniniz yayı çekme düşüncesiyle meşgulse amacınız düzensiz ve başıboş olacaktır. Kılıcı kullanırken zihniniz kılıcı kullanma düşüncesiyle meşgulse ucu muhtemelen ayarlanamayacaktır. Kaligrafi çalışırken zihniniz yazma düşüncesiyle meşgulse fırça rahat kullanılamayacaktır. Koto çalarken zihniniz çalma düşüncesiyle doluysa melodi karışacaktır.
Yayı çeken kişi, bu eylemi düşünen zihni unutup hiçbir şey yapmadan sadece sahip olduğu sıradan zihinle yayı serbest bıraktığında yay sakinleşecektir. Kılıç kullanırken, ata binerken, bir şeyler yazarken veya koto çalarken bunların hiçbirini ya da hiçbir şey yapmayan sıradan zihni kullanın. O zaman ne yaparsanız yapın kolaylıkla yapacaksınız.
Hangi disiplini takip ederseniz edin, eğer yüreğinizde tek bir hedef varsa gerçek bir Yol söz konusu olmayacaktır. Yüreğinde hiçbir şey olmayan biri gerçek Yolun İnsanıdır. Yüreğinde hiçbir şey yoksa ne yaparsa yapsın kolaylıkla yapar.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
“Ayakkabı Sunan Köprü” başlığı, Çin’deki Han Hanedanlığı döneminde Ssu-ma Ch’ien (MÖ 145-90) tarafından yazılan Shih-chi veya Lui Markizinin Aristokrat Soyu, Chang Liang’daki bir hikâyeye göndermedir. Hikâye şöyledir:
Bir keresinde Chang Liang, Hsia-p’ei’deki bir toprak köprünün yakınında yavaş yavaş yürüyüş yapıyordu. Eski püskü giysiler giyen yaşlı bir adam geldi ve ayakkabısını bilerek köprünün üzerinden düşürdü. Yaşlı adam Chang Liang’a dönerek, “Oraya git ve bana ayakkabımı geri getir, delikanlı,” dedi. Chang Liang çok şaşırdı ve yaşlı adama bir yumruk atmayı düşündü ancak adamın ilerlemiş yaşını göz önünde bulundurarak kendini tuttu ve köprüden inerek ayakkabıyı geri getirdi.
Yaşlı adam, “Ayakkabımı giydir!” dedi. Chang Liang ayakkabıyı zaten geri getirmiş olduğundan onu yaşlı adama giydirmek için diz çöktü. Yaşlı adam ayakkabıyı giydi ve gülerek uzaklaştı. Chang Liang şaşkınlığa uğradı ve onun uzaklaşmasını izledi.
Yaklaşık dört yüz metre yürüdükten sonra yaşlı adam arkasını döndü ve geri geldi. “Sana bir şey öğretmemde fayda var, delikanlı,” dedi. “Beş gün sonra şafakta burada buluşalım.” Bunu oldukça garip bulsa da Chang Liang diz çöktü ve bunu yapmayı kabul etti.
Chang Liang beş gün sonra şafakta dışarı çıktığında, yaşlı adam çoktan gelmişti ve öfkeliydi. “Yaşlı bir adama söz verip de geç kalman ne kadar ayıp!” dedi. “Git ve beş gün sonra şafakta benimle buluşmak için tekrar gel.”
Beş gün sonra Chang Liang horozlar öterken yola çıktı ama yaşlı adam çoktan gelmişti ve bir kez daha sinirlendi. “Bu ne gecikme böyle! Eve git! Beş gün sonra şafakta yine gel,” dedi. Beş gün sonra Chang Liang gece yarısından önce yola çıktı. Kısa bir süre sonra yaşlı adam geldi ve mutlu bir şekilde “Olması gereken işte bu!” dedi. Bir kitap çıkararak, “Bunu okursan, muhtemelen imparatorların öğretmeni olacaksın. On yıl sonra başarılı olacaksın ve on üç yıl sonra da benimle tekrar buluşacaksın, delikanlı. Ben kuzey Ch’i’deki Ku-ch’eng Dağı’nın eteğindeki sarı kaya olacağım.”
Başka bir şey söylemeden gitti ve onu bir daha gören olmadı.
Şafak söktüğünde, Chang Liang kitaba baktı ve bunun Büyük Dük Wang Lu Shang’ın Dövüş Sanatı kitabı olduğunu gördü. Chang Liang bu kitaba çok değer verdi ve onu sürekli inceleyerek hafızasına yazdı.
Chang Liang olağanüstü bir taktik uzmanı oldu ve sonunda Çin imparatoru Kao-tsu tarafından işe alındı. Munenori, görünüşe göre yaşlı adamla özdeşleştirdiği Shinkage-ryu’nun kurucusu Kamiizumi Ise no kami Hidetsuna’ya ve otuz beş yaşında olup hayatının sonraki kırk yılını bu okulun ilkelerini belirleyerek geçiren Munenori’nin babası Sekishusai Muneyoshi’ye atıfta bulunarak başlıkta bu hikâyeyi ima etmiş gibi görünüyor. Anlaşılan Munenori, babasına bir Chang Liang olarak saygı duyuyordu ve kendi kitabının Büyük Dük Wang Lu Shang’ın Dövüş Sanatı’na benzediğine dair bir ipucu veriyordu.
2
Bu, Budizmin Üç Öğrenimi ile ilgilidir: İlkeler, Meditasyon ve Bilgelik. Dövüş sanatları söz konusu olduğunda, Üç Öğrenim, vücudu özgürce taşımak için gerekli üç temel unsur ve disiplinli çalışma için de önemli önkoşullardır.
3
Bunların hepsi vücut duruşuyla ilgilidir. İster vurun ister savuşturun, bunlar unutulmamalıdır. Yeni başlayan biri için yanlış vücut duruşundan kaynaklanan zorluğun üstesinden gelmek için tasarlanmışlardır. Bir ilmekteki düzensizlikleri gidermekle aynıdır.
Vücudunuzu iyi tanıyorsanız, zorluğu bilmek kendinizi bilmektir. Sadece önünüzdekini düşünürseniz, vücudunuzu zorlamayı unutacaksınız. Zorluğu düzeltmek,
73
Lit., “Şöyle diyerek cevap verdi…” Burada kimin cevap vermiş olabileceği metinde belirtilmemiştir ancak bu bölümlerdeki kavramlar açıkça Takuan’a aittir.
74
75
Bu, on üçüncü yüzyıl Çin Zen koan derlemesi olan
Joshu, Nansen’e “Yol nedir?” diye sordu. Nansen, “Sıradan zihnin Yoldur,” dedi. Joshu, “İzi sürülebilir mi, sürülemez mi?” dedi ve Nansen, “Aradığınız anda gider,” diye yanıtladı. Joshu daha sonra, “Eğer onu arayamıyorsan, bunun Yol olduğunu nasıl bileceksin?” diye sordu. Nansen, “Yol, bilmeye veya bilmemeye bağlı değildir. Bilmek, kafa karışıklığıdır, bilmemek de kör olmaktır. Kuşkusuz bir Yola gerçekten varırsanız, o büyük bir boşluk veya uçsuz bucaksız bir hiçlik gibidir. Bunu onaylama ve reddetmeyle zorlayabilir misiniz?”
Bu ifade ayrıca