Odise. Гомер

Читать онлайн.
Название Odise
Автор произведения Гомер
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 978-625-6865-64-8



Скачать книгу

öldü; Aias, Aşil, akılda tanrılara denk Patroklos ve kendi sevgili oğlum Antilokhos, eşi görülmemiş derecede ayakları çevik ve savaşta cesur bir adam. Ama bundan da fazla acılar çektik, hangi ölümlü dil anlatabilir ki tüm hikâyeyi? Burada kalıp beni sorgulasan beş yıl, hatta altı yıl, sana Akhaların çektiği bütün acıları anlatamam ve daha hikâyem bitmeden dönersin evine yorgun argın. Dokuz uzun yıl her türlü hileyi denedik ama Tanrı’nın eli bize karşıydı tüm bu süre boyunca, kurnazlıkta babanla boy ölçüşecek kimse yoktu. Eğer gerçekten onun oğluysan… Ki gözlerime inanamıyorum, aynı onun gibi konuşuyorsun, kimse demez bu kadar farklı yaştaki insanlar bu derece benzer konuşabilir. Onunla ben ne savaşta ne de toplantılarda hiçbir şekilde farklı düşünmedik, tek yürek ve amaçla her konuda en iyisini öğütledik Argoslulara.

      Ancak Priamos’un şehrini yağmalayıp yelken açarken Tanrı bizi ayırdığı için, Zeus Argosluları eve dönüş yolculuğunda üzmeyi uygun gördü, zira akıllı veya anlayışlı davranamadılar, bu sebeple pek çoğunun sonu kötü oldu Zeus’un kızı Athena sayesinde, ki o, Atreus’un iki oğlu18 arasında tartışma başlatmıştı.

      Atreus’un oğulları bütün Akhaları olmaması gereken bir toplantıya çağırdılar, zira güneş batmıştı ve Akhalar şarapla körkütük sarhoştu. İnsanları toplamalarının sebebini söyledikleri zaman, Menelaos’un hemen eve doğru yola çıkmaya hevesli olduğu anlaşıldı ve bu durum Agamemnon’u memnun etmedi, o Athena’nın öfkesini dindirmek için kurbanlar kesinceye dek beklemek gerektiğini düşünüyordu. Öyle aptaldı ki, Athena’yı ikna edemeyeceğini bilmeliydi, zira tanrılar bir kere karar verince bunları kolay kolay değiştirmezler. Sonuçta ikisi durup birbirlerine ağır laflar ettiler, bunun üzerine Akhalar da bağıra çağıra ayağa fırladılar, ne yapmaları gerektiği konusunda ikiye bölünmüşlerdi.

      O gece dinlendik ve öfkemizi büyüttük içimizde, zira Zeus bize karşı kötülükler planlıyordu. Sabah olunca bazılarımız gemileri suya indirdi ve malları, kadınları gemiye yerleştirdi; geri kalanlar ise -ki bunlar hemen hemen yarısı- Agamemnon’la orada kaldı. Biz diğer yarı ise denize açıldık ve gemiler ilerledi güzelce, zira Tanrı denizi dümdüz etmişti. Tenodos’a19 varınca tanrılara kurbanlar sunduk, zira eve gitmek için can atıyorduk. Ancak zalim Zeus bizim gitmemizi istemiyordu hâlâ ve yolda ikinci bir tartışma çıkardı, bunun üzerine aramızdan bazıları gemilerini geri çevirdi ve Odysseus’un yönetiminde Agamemnon’la barışmak için yola çıktı. Ancak benim gemim ve benimle olan bütün gemiler hızla ilerledi, zira belanın geldiğini anlamıştım. Tydeusoğlu20 da benimle geldi ve tayfası da yanındaydı. Sonra Menelaos da katıldı bize Lesbos’ta,21 yolumuza karar verirken buldu bizi, zira bilmiyorduk Chios’un22 dışından, Psara Adası tarafından, onu solumuza alarak mı gidelim, yoksa Chios içinden, rüzgârlı Mimas’a23 karşı mı gidelim. Tanrı’ya sorduk bir işaret göndersin diye ve bir işaret geldi, eğer açık denizden Euboia’ya doğru gemilerimizi yöneltirsek tehlikeden en hızlı şekilde kurtulacağımızı gösterdi. Bu sebeple böyle yaptık ve güzel bir rüzgâr esip gece boyunca Geraistos’a çabucak geçmemizi sağladı. Burada uzun yolumuzda bize yardım ettiği için Poseidon’a bir sürü kurban sunduk. Dört gün sonra, Diomedes ve adamları gemilerini Argos’ta karaya çektiler ama ben Pilos’a devam ettim ve Tanrı’nın ilk günden verdiği güzel rüzgâr hiç azalmadı.

      Bu sebeple, sevgili genç dostum, diğerleri hakkında hiçbir şey duymadan geldim. Ne kimin eve sağ salim geldiğini bilirim ne de kimin kaybolduğunu; ama sana karşı olan görevim, bana ulaşan haberleri açık açık söylemek; çünkü burada kendi evimdeyim. Myrmidonların, Aşil’in oğlu Neoptolemos komutasında evlerine sağ salim döndükleri söyleniyor, Poias’ın yiğit oğlu Philoktetes’in de. İdomeneus da denizde hiçbir adamını kaybetmemiş ve savaşta ölümden kaçan bütün yoldaşları onunla Girit’e sağ salim varmış. Ne kadar uzakta yaşarsan yaşa dünyada, Agamemnon’u ve Aigisthos’un elleriyle hazırladığı kötü sonunu duymuşsundur, Aigisthos’un sonunda korkunç bir bedel ödediğini de. Görüyorsun Orestes’in yaptığını yapacak bir oğul arkada bırakmak ne iyi şey, yanlış yapan Aigisthos’u, soylu babasının katilini öldürdü. Sen de -ki boylu boslu, akıllı görünen bir adamsın- yiğitliğini göster ve geride anlatılacak bir şan şeref bırak.”

      “Neleusoğlu Nestor!” diye cevap verdi Telemakhos, “Akhaların onuru, Akhalar Orestes’i takdir etti, adı yaşayacak sonsuza dek, zira asilce babasının öcünü aldı. Keşke bana kötü davranan ve felaketimi hazırlayan kötü taliplerin arsızlıkları için böyle bir öç almayı nasip etse bana Tanrı; ama tanrıların böyle bir mutluluk nasip etmeye niyeti yok bana ve babama, bu yüzden elimizden geldiği kadar katlanmak zorundayız.”

      “Dostum!” dedi Nestor. “Bana şimdi hatırlattın, ananın bir sürü talibi olduğunu duyduğumu hatırlıyorum, sana karşı kötü niyetlilermiş ve malına zarar veriyorlarmış. Buna boyun mu eğersin, yoksa halk bir tanrının sesine uyarak sana karşı mı duruyor? Babanın geleceğinden kimse şüphe duymuyor mu ve bu alçaklara bunları ödeteceğini, tek başına veya arkasına Akhaları alarak? Eğer Athena biz Truva önlerinde savaşırken Odysseus’u sevdiği kadar seni sevseydi -ki Athena kadar hiçbir tanrının birine böyle açıkça sevgi gösterdiğini görmemiştim o zamana kadar- eğer ona ehemmiyet verdiği kadar sana da ehemmiyet verseydi bu taliplerin çoğu en kısa zamanda taleplerinden vazgeçerlerdi.”

      Telemakhos karşılık verdi: “Böyle bir şey beklemiyorum, bunu umut etmek fazla olur. Düşünmeye bile cesaret edemem bunu. Tanrılar istese bile böyle iyi bir kader düşmez bana.”

      Bunun üzerine Athena şöyle dedi: “Telemakhos, ne diyorsun sen? Tanrı’nın kolu uzundur, bir adamı kurtarmayı aklına koyduğu zaman; ben olsam eve dönmeden ne kadar acı çektiğimin önemi olmazdı, eğer ki oraya varınca güvende olacaksam. Böyle olmasını tercih ederim, eve çabuk dönüp Aigisthos ve karısının hainlikleri neticesinde Agamemnon gibi evinde öldürülmek yerine. Yine de ölüm kayıtsız şartsızdır ve birinin zamanı doldu mu tanrılar bile kurtarmaz onu, ne kadar severlerse sevsinler.”

      “Mentor!” diye cevapladı Telemakhos. “Daha fazla konuşmayalım bunu. Babamın dönüşü için hiçbir umut kalmadı, tanrılar çoktan ölümüne karar vermişler. Ancak Nestor’a sormak istediğim başka bir şey var, zira o herkesten iyi bilir. Derler ki o üç kuşağa hükmetmiştir, o yüzden onunla konuşmak bir ölümsüzle konuşmak gibidir. Bu yüzden söyle bana Nestor ve gerçeği söyle, Agamemnon nasıl öldü böyle? Menelaos ne yapıyordu? Nasıl oldu da hilekâr Aigisthos kendisinden çok daha iyi bir adamı öldürdü? Menelaos Akhalı Argos’tan uzakta, insanlar arasında dolanıyor muydu başka bir yerde de Aigisthos cesaret alıp Agamemnon’u öldürdü?”

      “Sana doğrusunu anlatacağım.” diye cevap verdi Nestor. “Gerçekten ne olduğunu anlayacaksın sen de. Eğer Menelaos Truva’dan geri döndüğünde Aigisthos’u evinde hâlâ sağ bulsaydı, onun için kazılan bir mezar olmazdı, ölü olsa bile, kurda kuşa yem olarak atılırdı şehrin dışına ve hiçbir kadın yas tutmazdı ona, zira o kadar büyük bir ahlaksızlık yapmıştı. Biz orada Truva’da savaş üstüne savaş verirken Argos’un ortasında keyif çatan Aigisthos, Agamemnon’un karısı Klytaimnestra’yı sonu gelmeyen iltifatlarla baştan çıkardı.

      Klytaimnestra, önceleri bu ahlaksız oyuna yüz vermiyordu, zira yüreğinde kötülük yoktu. Bir de yanında bir ozan vardı, Agamemnon Truva’ya giderken kati emirler vermişti ona, karısını koruması için. Ama Tanrı felaketine karar verince Aigisthos bu ozanı ıssız bir adaya sürdü,



<p>18</p>

Bunlar, Agamemnon ve Menelaos’tu. (ç.n.)

<p>19</p>

Bozcaada. (ç.n.)

<p>20</p>

Diomedes. (ç.n.)

<p>21</p>

Midilli Adası. (ç.n.)

<p>22</p>

Sakız Adası. (ç.n.)

<p>23</p>

Karaburun (ç.n.).