Название | Goethe'nin Hayatı |
---|---|
Автор произведения | James Sime |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-605-7605-82-5 |
Babasının ve kendi akranı olan birçok genç avukatın geleneksel olarak yaptığı gibi Goethe’nin de Wetzlar’da bulunan imparatorluk mahkemesindeki işlerle ilgilenip deneyim kazanarak bu alandaki yeteneklerini kusursuz hale getirmesi bekleniyordu. Bu nedenle Goethe, Mayıs 1772’de Wetzlar’da bir daire kiraladı. İmparatorluk mahkemesindeki her avukat kendi uğraşını kendi seçiyordu ve Goethe de basit bir uğraş seçmekle yetindi. Wetzlar, Lahn nehrinin sol kıyısındaki büyüleyici kırsal alanda bulunan küçük bir şehirdi. Aydınlık yaz günlerinde, Goethe eski hukuk kitaplarına gömülmektense kimsenin olmadığı sakin vadilerde gezintiye çıkıp eskiz defterini manzara resimleriyle dolduruyordu. Ayrıca Yunan şairlerini okumaya da oldukça fazla bir zaman ayırıyor, özellikle de Pindaros’u okumaktan büyük haz alıyordu.
Ancak doğadan ve hatta Pindaros’tan aldığı haz bile çok geçmeden daha büyük bir tutkunun etkisi altına girmesiyle ikinci plana atıldı. Frederika’yla ayrılığı ona hâlâ üzüntü veriyor olsa da yaşadığı ayrılığın şokunu yeni bir tutkunun etkisi altına girebilecek ölçüde atlatmıştı. Hatta bu durum çok geçmeden gerçeğe dönüştü. Bir akşam Wetzlar’daki akrabalarıyla birlikte komşu kasabada gerçekleşecek bir baloya katılmak için yola çıktılar. Akrabalarının bir arkadaşı da onlara eşlik edecekti ve onu almak için arabayı durdurdular. Bu kişi, Wetzlar’daki bir devlet memurunun kızı olan Charlotte Buff’tu. On iki çocuklu bir ailenin en büyük ikinci çocuğu olduğundan dolayı annesinin yakın zamandaki vefatından sonra ev işlerini Charlotte devralmıştı. On dokuz yaşında, sarı saçlı ve mavi gözlü güzel bir kızdı, kıvrak zekâsını ortaya çıkaran bir beceriyle en zor işleri hallederken bile canlılığını ve neşesini korurdu. Ona ilk bakışta âşık olan Goethe’nin karakterine özgü taşkınlığı yüzünden bu durumu gizlemesi mümkün değildi. Her gün öğleden sonra onu ziyaret ediyor, çocuklar onların etrafında oynarken çimlerde bu genç kadının ayaklarının dibinde yatmaktan büyük bir zevk alıyordu. Hatta karşı koyamadığı bir güçle oraya çekildiğinden dolayı akşam vakitlerini de sık sık onların evinde geçiriyordu. Charlotte de (ya da herkesin ona hitap ettiği gibi Lotte) tanıştığı tüm erkeklerden çok farklı olan bu genç adama ilgi duyuyordu. Ancak onu arkadaştan öte görmüyordu, gösterdiği yakınlığı ve sevgisi de bir arkadaşa gösterdiğinden fazla değildi. Ne Lotte ona beklediği sevgiyi verdi ne de Goethe ondan bunu bekledi, çünkü genç kadın zaten bir başkasıyla nişanlıydı. Sevgilisi Kestner, Brunswick Elçiliği’nde kâtiplik yapıyordu. Goethe’den aşağı yukarı sekiz yaş büyük olan Kestner; katı disiplinli, hünerli, sözünden dönmeyen ve görevine sadık bir adamdı. Bunun yanında edebiyat konusunda da epey bilgiliydi. Goethe, Lotte’yle tanışmadan önce Kestner’i az çok tanıyordu. Çok geçmeden de Kestner’le ciddi bir yakınlık kuran Goethe, ondaki yiğitlik ve cömertliğe hayran kaldı. Kestner hiç kuşku yok ki Goethe’nin kalbinde kopan fırtınanın farkındaydı, ancak ne sözleri ne de bakışlarıyla ufacık dahi olsa bir kıskançlık gösterip de Lotte’nin özgürlüğünü kısıtlamak istemiyordu.
Bu ilişki Goethe için çok zorluydu, onu huzursuz ve mutsuz ediyordu. Nihayet dayanılmaz bir hal alan bu durumdan kaçarak kurtulmaya karar verdi. 10 Eylül’de Kestner’le bir parkta akşam yemeği yedikten sonra geceyi çiftle birlikte Lotte’nin evinde geçirdi. Konuşma hiç olmadığı biçimde karamsar bir hal almaya başlayınca Lotte görünmez bir dünyaya gönderme yaparak sohbetin yönünü ciddiyetle çevirdi. Odasına döndüğünde her ikisine de veda mektubu yazdı. Sabah kalktığında yalnızca Lotte’nin mektubuna ayrı bir satır daha ekledi: “Her daim neşeli kal, sevgili Lotte, hep mutlu ol ve bunu hiç kaybetme! Ve ben, sevgili Lotte, senin gözlerinde değişmeyeceğime yönelik inancı gördüğüme öyle mutluyum ki… Elveda, binlerce kez elveda!”
Goethe, Lotte’yi her ne kadar aklından çıkaramasa da kendi mezarından hatta eli kulağında bir tehlikeden kaçtığı hissiyle aynı günün sabahı Wetzlar’ı terk etti. Henüz yayımlanan Die Geschichte des Fraulein von Sternheim
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Frankfurt am Main, Main nehri kıyısında kurulmuş olan, 730.000’den fazla nüfusuyla Hessen eyaletinin en büyük; Almanya’nın ise Berlin, Hamburg, Münih ve Köln’den sonra beşinci büyük şehridir. (ç.n.)
2
Paskalya yortusundan bir önceki hafta kutlanan Kutsal Hafta (Çile Haftası da denir), Hazreti İsa’nın çarmıha gerilmeden geçirdiği son günleri simgeler. Hırisitiyanlar bu hafta her gün farklı bir olayın anısı kutlarlar. (e.n.)
3
Goethe, Hermann Hesse gibi yazarları etkilemiş olan, özellikle Almanya’da güçlü olan Protestanlık kökenli din akımıdır. Pietizm, dinsel yaşamda reform olmasını amaçlar. Özellikle mistik bir anlayış geliştirmiş ve kişisel duyguyu dindarlığın temel ögesi sayarak kişisel ahlakı güçlendirmeye çalışmıştır. Dogmacılık ve kilise baskısına karşı çıkan bir öğretidir. (e.n.)
4
Emile, J. J. Rousseau, çev. Yaşar Avunç, İş Bankası Kültür Yayınları, 2009 (e.n.)
5
Wakefield Papazı, Oliver Goldsmith, çev. Arzu Tontu Özgen, Doruk Yayınları, 1996 (e.n.)
6
Hamlet, William Shakespeare, çev. Sabahattin Eyüboğlu, İş Bankası Kültür Yayınları, 2008 (e.n.)
7
İlyada, Homeros, çev. Azra Erhat, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014 (e.n.)
8
Odysseia, Homeros, çev. Azra Erhat, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014 (e.n.)