Egonun kökeni, tarihi ve yakın zamanda gerçekleşmesi muhtemel çöküşü hakkında çok önemli ve çarpıcı bir kitap… Okuması kolay ve aydınlatıcı…"" –Eckhart Tolle- Esas mesele, egomuzun deliliğe varan aşırılıklarını artık olağan karşılamaya başlamış olmamız. Eğer delilik böylesine normalleşmişse, hiç kimse artık mantıklı, sağlıklı ya da akla uygun davranışın ne olduğunu bilmiyor demektir. En saçma ve garip eylemler bile olağanlaşır ve doğal görünmeye başlar. İnsanların birbirini öldürmesi; erkeklerin kadınlara, ebeveynlerin çocuklara baskı uygulaması; küçük bir insan grubunun insanlığın geri kalanı üzerinde güç kullanması «„doğal“» hale gelir. Doğanın çevre felaketlerine yol açacak derecede sömürülmesi, insan bedeninin hor görülmesi ve tamamıyla doğal arzulara sahip olmaktan duyulan suçluluk olağanlaşır. İnsanın asla ihtiyaç duymayacağı büyüklükte bir servete sahip olmak için çırpınması, durmaksızın başarı, iktidar ve şöhret peşinde koşması -hatta servete ve üne kavuştuğunda bile asla tatmin olmaması doğallaşır. Elinizdeki kitabın amacı, bu deliliğin nereden kaynaklandığını ve insanların gerçekten doğal olup olmadığını ortaya koymak. İlk insanların bize kıyasla çok daha «„aklı başında“» olduğuna dair birçok kanıt bulacak, hatta çok yakın bir zamana kadar, dünyanın birçok bölgesinde bu ego patlamasından eser olmadığını göreceksiniz. Zalimlik ve şiddetin kaçınılmaz olmadığı tezine yapılmış güçlü bir katkı… Çok önemli bir kitap. –Riane Eisler, Kadeh ve Kılıç'ın yazarı- Muhteşem bir kitap, okuduğum en önemli beş yapıttan biri olmaya aday. –Keith Sagar, İngilizce Profesörü, Nottingham Üniversitesi- İnsanlık tarihinin izlediği yola dair tutkulu bir yorum… İnsan yaşamının günümüzdekinden farklı olabileceğine dair güçlü bir hatırlatma. Aydınlanma nedir? Taylor'ın önemli bir noktaya parmak bastığı hissini bir kenara atıp bırakamıyor, kendinizi düşünmeye ve tartışmaya sevk edilmiş buluyorsunuz. –Nicholas Lezard, Guardian-
Cehennem, bireyin kendi aklı dışındaki bilginin elde edilemez olduğu fikrini savunan solipsizm felsefesinin muhteşem bir şekilde incelemesidir. Solipsizm, dış dünyanın ve diğer insanların uslarının varlığından asla emin olunamayacağı tahmininde bulunur. Hikaye, odasında bir delik açarak dış dünyayı inceleyebileceği bir manzaraya sahip olan isimsiz bir adamın peşinden şekillenmektedir. Sevgiyi, ölümü, yasak ilişkileri ve doğumları gözetler. İnsan deneyimlerinin ve duygularının yabancılığına sinsice şahit olurken tüm gördüklerinin felsefi imalarını gözden geçirir. Bazıları tarafından röntgenciliğin sarsıcı bir çalışması olarak görülen Cehennem, aslında solipsizm felsefesinin derin bir incelemesidir. Bence, Henri Barbusse bir yüksek, bir gerçek sanatçının nasıl çalışması, nasıl yaşaması, nasıl ve niçin dövüşmesi lâzım geldiğini, bütün bir insan soyuna en muazzam ölçülerle gösteren bir âbidedir. Sabahattin Ali
2003’de 4chan.org sitesinde örgütlenmeye başladılar… Kendilerini “isimsiz” anlamına gelen “Anonymous” diye tanıttılar… Guy Fawkes’ın yüzünü maske olarak seçtiler… Anon’lar adlarını duyurdukları ilk günden beri gündemimizden hiç düşmediler. WikiLeaks, Wall Street, Arap Baharı gibi olaylarda, devletlere ve büyük şirketlere karşı protestocuların yanında yer alıp, internet üzerinden siber saldırılar düzenleyerek dikkatleri üzerine çektiler. CIA, Pentagon, FBI gibi ABD’nin en güçlü kurumlarının yüksek derecedeki güvenlikli web sitelerine, Türkiye, İspanya, Yunanistan, İsrail, İsveç, İran, Tunus ve Suriye gibi birçok ülkenin resmi web sitelerine yaptıkları saldırılarla, internet ve medya sansürüne karşı savaştılar. Peki, kendilerine “Siber Aktivistler” diyen, neredeyse dünyanın her yerinde polis tarafından aranan bu insanlar kim? Türkiye de ve Dünya da Anonymous hakkında yayınlanmış ilk araştırma olan bu kitap Anon’lar üzerindeki sır perdesini aralıyor.
Şaşırtıcı deneyimlerle dolu, uzun ve zorlu hayatında, Johann Wolfgang von Goethe (1749–1832) tiyatro programları, kartvizitler, yazı taslakları ve hatta faturalar hakkında aklına gelen birçok fikri kaleme almıştır. Goethe muhtemelen son “Rönesans İnsanı”, yani gerçek bir hezarfendir. Weimar Dükalığı’nda bir bakan olmasına rağmen aynı zamanda resimler yapmış, tiyatro yönetmiş, anatomi, botanik ve optik üzerine araştırmalar yürütmüş ancak yine de her edebi türde başyapıtlar üretecek zamanı bulabilmiştir. Yaklaşık 1400 aforizmadan oluşan bu kitapta sadece sanat, etik, edebiyat ve doğa bilimleri üzerine değil, hayattaki rastlantısal olaylar ya da profesyonel meslek yaşamına dair de derin düşüncelerini paylaşmıştır. Goethe’yi bir insan olarak gözümüzde canlandırmamızı sağlayacak bir tazelik ve dolaysızlığa sahip bu aforizmalar, en önemli Avrupalı yazarlardan birisine ideal bir giriş niteliğindedir.
Çeteler Paris sokaklarına yayılmış. Her gün, hiçbir suçu olmayan yüzlerce insan, sadece asil ailelere mensup oldukları için giyotine gönderiliyor. Ölümü bekleyenlerin tek umuduysa İngiliz kahraman Scarlet Pimpernel’in gelip onları kurtarması… Eylül 1792, Paris Çeteler Paris sokaklarına yayılmış. Her gün, hiçbir suçu olmayan yüzlerce insan, sadece asil ailelere mensup oldukları için giyotine gönderiliyor. Ölümü bekleyenlerin tek umuduysa İngiliz kahraman Scarlet Pimpernel’in gelip onları kurtarması… Takma adını kırmızı yapraklı zarif bir çiçekten alan Scarlet Pimpernel tam bir kılık değiştirme ustasıdır, düşmanlarının burnunun dibinden kaçmayı her defasında başarır. Gerçek kimliğini gizleyen kahramanların ilk örneği olan Scarlet Pimpernel, bu özelliğiyle Batman ve Zorro gibi kahramanlara da ilham olmuştur. Yayımlandığı ilk günden bu yana ilgiyle okunan, film ve dizi uyarlamaları da çok beğenilen, müzikal uyarlaması Broadway’de sahnelenen Scarlet Pimpernel, Türkçeye ilk kez çevriliyor.
Dünya tarihinde Türlerin Kökeni kadar büyük bir fırtına koparmış ve etkileri yıllar geçse de hiç azalmamış çok az kitaptan söz edilebilir. Doğal seçilim yoluyla evrim teorisini geliştiren doğabilimci, jeolog ve biyolog Charles Darwin, doğaya ve insanlığa dair kavrayışımızı şekillendiren kişilerin en önemlilerinden olmuştur. Bu kitap, yaşamının her ânını araştırarak, düşünerek ve merak ederek geçiren Darwin’in ailesini ve çocukluk yıllarını, uzun seyahatlerini, önemli araştırmalarını nasıl yaptığını, çevresindeki insanları ve büyük fikirlerini nasıl geliştirdiğini gözler önüne seriyor. “Hayatının bir dakikasını boşa harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.” –Charles Darwin
Şarap ve Tanrı’da Dionysos’un mitoloji tarihindeki serüvenini anlatan Kamil Sarhanlı, Aşk ve Ölüm’de Afrodit’in şehvetle, doğurganlıkla, aşkla ve ölümle şekillenen tarihini anlatıyor. Yunan mitolojisine hakim bir dilin, edebi kurmacayı ve tarihi birlikte kullandığı bu kitapta, tanrıların doğasını ve insan zihnindeki en temel endişe ve dürtülerin tarihi yolculuğunu bulacaksınız. Afrodit’le, şehvetin ve sadakatin sınır ihlallerini tadacak, babasıyla hesaplaşan oğulların güç oyunlarını izleyecek ve insan hayatında başlangıçla bitişin, aşkla ölümün nasıl da iç içe olduğunu göreceksiniz. Bu, Afrodit’in aynası. “Kamil Sarhanlı, soluk soluğa okuduğumuz Şarap ve Tanrı’nın sisleri üzerimizden dağılmadan, Aşk ve Ölüm’le bizi Afrodit’in aşkla dolu, yoğun bir sis kütlesinin içine alıyor. Şiir içinde şiir olur mu diyenlere, bal gibi olur dercesine yazılmış sürükleyici satırlarını bir nefeste okudum ve tekrar tekrar okuyacağım.” Doç. Dr. Veli Köse
Alman düşünür, ekonomist, tarihçi, sosyolog, gazeteci ve devrimci Karl Marx… Dönemin entelektüel ortamının da yaratığı atmosferle bütün hayatını okumaya, anlamaya ve yeni fikirler üretmeye adayan Marx, düşünceleriyle hâlâ dünyanın ekonomik ve siyasi haritasını belirlemeye devam ediyor. Fikirleri nedeniyle sürekli baskıya maruz kalan Marx, sürgünlerle, ekonomik zorluklarla ve trajedilerle dolu bir hayat sürmüştür. Ömrünün sonuna kadar yazmaya devam etmiş, yarım kalan çalışmalarını ise başta yakın arkadaşı Engels olmak üzere takipçileri tamamlamıştır. Tanınmış Marksist tarihçi Max Beer tarafından kaleme alınan bu biyografi, Marx’ın yaşamından en ilginç detaylarla birlikte, aslında hayatının merkezi olan düşünce dünyasını da gözler önüne seriyor. “Git başımdan! Son sözler yeterince konuşmamış aptallar içindir.” (Marx’ın son sözleri)
Johann Wolfgang von Goethe, Alman edebiyatı dendiğinde akla gelen ilk isimdir. Pek çok dile çevrilen eserleri nesilden nesile aktarılmış, hem çağdaşlarını hem de kendisinden sonra gelenleri etkilemiş, dünya edebiyatında büyük izler bırakmıştır. Uzun ve hareketli yaşamının her ânını üreterek geçiren; edebiyat, siyaset, tiyatro, resim, doğabilim gibi pek çok konuda durmadan çalışan Goethe gerçek bir hezârfendir. Bu kitap, Goethe’nin hayatıyla birlikte, ölümsüz eserlerini nasıl ortaya çıkardığını da gözler önüne seriyor. Hayat yollarının sırları kişiseldir, açıklanmamalı. Her yolcunun takılması gereken tecrübe taşları vardır. —Goethe