• Orhan Pamuk: Kafamda Bir Tuhaflık Var ve öteki konular… • Orhan Pamuk’un Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi Açılış Konuşması • Jacques Derrida: “Ben bir yazar değilim ama benim içim yazmak, en temel performans ya da eylemdir.” • Walter Benjamin: “Yayıncılık Endüstrisinin Eleştirisi” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, her yıl farklı bir konuda düzenlediği geleneksel yıllık soruşturmalarının dokuzuncusunun sonuçlarını Şubat-Mart, 50. sayısında açıkladı. Yapılan geniş soruşturma sonunda ortaya çıkan 40 kahramanlık liste, bir belge niteliği taşıyor. Notos’un yıllık büyük soruşturmalarının edebiyat tarihimize düşülmüş nitelikli kayıtlar arasında yer alacağı, gelecekte geçmişe dönük çalışmalar yapacak bütün edebiyat araştırmacıları için başvurulması gerekli kaynaklar arasında bulunacağı da belirtilebilir. Konusu En Önemli Roman Kahramanları olarak belirlenen Notos’un 50. sayısındaki soruşturma, 295 kişinin yer aldığı önemli bir kamuoyunun seçimlerini yansıtıyor. Semih Gümüş, yazısında roman kahramanlarının önemini şöyle anlatıyor: “Roman kahramanları önemlidir, nasıl önemli olmasın. Onlar hep bizim yanı başımızdadır, yazarın yoldaşı, okurun ailesinden biri gibi hatırlanır, bazen kendimizden daha önemli olduklarını hissederiz. Edebiyatı anlatırken belki farkında olmadan unutulmaz kahramanları üstünden konuşuruz.” Notos’un bu sayısında Orhan Pamuk ile yapılmış kapsamlı bir söyleşi yer alıyor. Altı yıl aradan sonra yayımlanan yeni bir Orhan Pamuk romanı her zaman önemlidir. Hem ne anlattığı hem nasıl anlattığı merak edilir. Orhan Pamuk Kafamda Bir Tuhaflık’ta bu kez büyük bir hikâye anlatıyor. Ülkenin en önemli kırk yılını konu ediyor. Onunla yeni romanını konuşurken öteki başka konular da tartışılıyor bu söyleşide. Notos’un ikinci söyleşisi de Fransız düşünürü Jacques Derrida ile. Geliştirdiği “yapıbozumcu” eleştirel okuma yöntemiyle farklı disiplinlerde işlerlik kazanan yeni bir düşünce biçimine kapı aralayan Derrida kendisini bir yazar olarak görmüyor, ona göre yazmak en temel performans ya da eylem. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Mehmet Erte okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Melisa Kesmez de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Yekta Kopan, Hakan Akdoğan, Pınar Öğünç ve Haydar Ergülen kısa sorulara kısa yanıtlarla kendi yazarlık serüvenlerini ve yayımlanan son kitaplarını anlatıyor. Notos’un 50. sayısında öyküleriyle yer alan yazarlar: Zadie Smith, Ferit Edgü, küçük İskender, Doğan Yarıcı, Barış Bıçakçı, Ethem Baran, Faruk Duman, Emrah Serbes, Bora Abdo, Birsen Yılmazmaden, Öznur Şahin, Mustafa Orman, Bünyamin Bozkuş, Levent Orhan. Notos Şubat-Mart 2015, 50
• Patrick Modiano: “Tam olarak ne olmuştu?” • Neslihan Önderoğlu: “Yazarken susmaya çalışıyorum.” • Lars Iyer: “Edebiyat ve Manifestoların Sonunun Ardından Bir Manifesto” • Akutagava Ryunosuke: “Eski Bir Dosta Bırakılan Not” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, bu kez en yeni ve en genç yazarları gündeme getiriyor. Onların en çok öne çıkanlarını okurun dikkat merkezine getirmek için, topluca değerlendirerek. Edebiyatımızın her dönemi, yaşandığı sırada değerlendirilmeden kalır. Neden sonra, bazen uzun yılların ardından, belki o zamanları beklediği için, daha serinkanlı değerlendirmeler yapılır. Ama bu arada dönemin yeni ve genç yazarları için geç kalınmış olur. Bu bilindiği için, edebiyatımızın tam şu sıralardaki verimliliğini de göz önünde tutarak, en yeni ve en genç yazarların, çoğunlukça onaylanmış, beğenilmiş, iyi okunmuş olanlarını bir dosya kapsamında bir araya getirdi Notos. Semih Gümüş değerlendirme yazısında, “Notos’un bu sayısında hazırladığımız En Yeni, En Genç Yazarlar dosyası, son dönemin yazarları arasından öne çıkanları değerlendirmeyi amaçlıyor. Nasıl bir seçim yapmamız gerektiğini düşünürken, önce en çok iki kitabı yayımlanmış olanları ayırmaya karar verdik. Sonra da yalnızca kendi yargılarımıza bakarak değil, son yıllarda seçtiğimiz yazarlar üstüne yazılmış yazılar, yapılmış değerlendirmeleri göz önünde tuttuk. Her zaman olduğu gibi, eksik yanları vardır bu dosyanın. Biz bir bölük yazarı okurların gözü önüne bir de topluca getirmeyi amaçladık. Bir anlamı olacağına inanarak. Önemli olan, bu yazarları yakından izlemek, yazdıklarını okumak,” diyor. Notos’un bu sayısında Patrick Modiano ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Patrick Modiano, 9 Ekim Perşembe günü Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1978’de Rue des Boutiques Obscures kitabıyla Goncourt Ödülü’ne değer görülmüştü. Kendini gizleyen, paylaşımlardan hoşlanmayan bir insan ve başkalarından etkilenmeyen, yapıp ettiklerinden emin bir yazar var karşımızda. Notos’un ikinci söyleşisi de son dönemin en çok okunan ve göz önünde tutulan öykü yazarlarından Neslihan Önderoğlu ile. Neslihan Önderoğlu öykülerinin anlatım biçimine, diline ve öteki biçim öğelerine olduğu kadar, ne anlattığına da önem veriyor. İnsanları can evinden yakalamaya, üstünde durmadan geçtiğimiz hayatlara parmak basmaya çalışıyor. Art arda yayımladığı iki öykü kitabından sonra üçüncü kitaptaki öykülerinin niteliğini daha da yükseltmek için şimdilerde yoğun bir çalışma içinde. Notos, Günlerin Getirdiği bölümünde, ilk büyük romanlarI konu ediniyor. 18. yüzyıl ve öncesindeki en büyük romanları hatırlatıp tanıtıyor. Roman denince çoğu kez 19. yüzyıla gidilir ve klasikler olarak akla gelenler de daha çok o dönemde yazılmış olanlardır. Don Quijote gibi hep adı anılan birkaçı dışında, önceki yüzyıllarda yazılan romanlardan pek söz edilmez. Oysa onlar öncülük etmiştir. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Duygu Bayar Ekren okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Gaye Boralıoğlu de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Serkan Türk ve Selma Sancı kısa sorulara kısa yanıtlarla kendi yazarlık serüvenlerini ve yayımlanan son kitaplarını anlatıyor. Notos Aralık 2014-Ocak 2015, 49
• Milan Kundera: “Yazarların değil, romanların cinsiyeti.” • John Berger: “Düşme Sanatına Dair Bazı Notlar” • H.P. Lovecraft: “Tekinsiz Kurmaca Yazmak Üzerine Notlar” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, yaptığı bütün yazar dosyalarını kalıcı bir kaynağa dönüştüren anlayışıyla bu sayıda Edgar Allan Poe’ya yöneliyor. Edgar Allan Poe, edebiyat tarihinin üzerine en çok konuşulmuş dâhisi. Modern öykü ve şiirin temellerini atan yaratıcı zekânın parlak örneği. Edebiyat mayalanmakta olan çağın ruhunu herkesten, her şeyden önce söyler, ilkesini en iyi kanıtlayan bir kâhin yazar. Polisiye, bilimkurgu, psikolojik gerilim gibi modern çağa damgasını vuran türlerin kâşifi. Poe için kısaca modern hayal gücünün mucidi denebilir. Notos’un hazırladığı Poe dosyası da, modern edebiyatın, belki de modern dünya tahayyülünün göbek bağını kesen bu dâhi için bir boşluğu, hatta yokluğu dolduruyor. Hazırlığı aylar süren bu tutkulu çalışma yıllar boyu Poe severlerin elinden düşmeyecek, daha nice okuru Poe’nun eşsiz hayal gücüne davet edecek. Dosyada Julio Cortàzar, Fyodor Dostoyevski, Fatih Özgüven, küçük İskender, Meltem Gürle, Paul Valéry, Charles Baudelaire, Hande Tekdemir, W.H. Auden, Lois Davis Vines, Floyd Stovall, Terrence Rafferty’nin yazıları yer alıyor. Ayrıca Poe’nun Bütün Öyküleri’nin çevirmeni Hasan Fehmi Nemli ile yapılan kısa bir söyleşi de var. Notos’un bu sayısında Milan Kundera ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Milan Kundera, roman sanatına getirdiği yenilikler ve edebiyat düşüncesine yaptığı katkılarla, günümüz Avrupa edebiyatının çok özel bir yerinde duruyor. Edebiyat üstüne yazıları ve sözleriyle her zaman göz önünde tutulması gereken bir yazar olan Milan Kundera’nın söyleşisi okunmaya değer. Notos, Günlerin Getirdiği bölümünde, Edebiyatın pek çoklarınca benimsenen dâhileri kimlerdir? sorusuna Cem Akaş, İnci Aral, Burhan Sönmez, Behçet Çelik, Ethem Baran, Roni Margulies ve Bahri Vardarlılar yanıt veriyor. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Özge Baykan okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Kaya Genç de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Nilüfer Açıkalın, Aydın Öztürk ve Nazlı Karabıyıkoğlu kısa sorulara kısa yanıtlarla kendi yazarlık serüvenlerini ve yayımlanan son kitaplarını anlatıyor. Notos Ekim-Kasım 2014, 48
• Murat Gülsoy: “Etkileyebilmek için etkilenmek.” • Samuel Beckett: “Ben bilmemeyle, güçsüzlükle çalışırım.” • David Foster Wallace, “Bu Su” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, yaptığı bütün yazar dosyalarını kalıcı bir kaynağa dönüştüren anlayışıyla bu sayıda Julio Cortázar’a yöneliyor. Bu yıl Cortázar’ın 100. yılı. Dünyanın pek çok ülkesinde, bu büyük yazar için çeşitli çalışmalar yapılıyor, etkinlikler düzenleniyor. Cortázar ayrıca Latin Amerika edebiyatının belki de en sıra dışı, en benzersiz yazarı. Üstelik zor metinlerin yazarı. Anlaşılması için kapıların aralanmasına gerek var. Notos bu sayısında Türkçeye pek çok kitabı çevrilmiş olan Julio Cortázar okumalarına yardımcı olmayı da amaçlıyor. Dosyada Adnan Özer, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa, Gabriel García Márquez, Semih Gümüş, Jorge Luis Borges, Isabel Alvarez Borland ve Patrizia Bittini’nin yazıları yer alıyor. Ayrıca Cortázar’ın Türkçede ilk kez yayımlanan “Buradan Geçen Biri” adlı öyküsü Ayşe Nihal Akbulut çevirisiyle; Seksek romanının yolunu çizen, gerçeküstücülük ve varoluşçuluğun konumuna değinerek bir karşı edebiyat cereyanına işaret eden eleştirel-kuramsal bakış açısını kurduğu “Tünel Teorisi” adlı yazısı da Çiğdem Öztürk’ün çevirisiyle yer alıyor. Notos’un bu sayısında Murat Gülsoy ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Murat Gülsoy edebiyatı bir nitelik arayışı içinde görüyor. Romanları ve öyküleri yanında, edebiyat üstüne düşünüyor, yazıyor. Son romanı Gölgeler ve Hayaller Şehrinde. Ondan çıkarak, edebiyat üstüne konuştuk. Notos’un bu sayısının ikinci söyleşisi de Samuel Beckett ile. 1956’da yapılan bu söyleşi, Samuel Beckett’le yapılan ilk önemli söyleşidir. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Menekşe Toprak okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Irmak Zileli de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Notos Ağustos-Eylül 2014, 45
• Slavoj Žižek: “Yazma eylemi mutlak bir korku.” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, bugüne dek pek alışılmamış bir tasarıyı gerçekleştirdi ve bu sayının tamamının hazırlanmasını bir yazara, Ahmet Ümit’e önerdi. Ahmet Ümit’e bu düşünceyi ilettiğimiz zaman, kapaktan içine, ne isterse yapabileceğini söyledik. Bu sayıyı yalnızca kendisi hazırlasın istedik. O da önerimizi çok sıcak karşıladı. Hangi konuyu isterse seçebilirdi ve doğal olarak bu sayının konusunu “Polisiye Edebiyat” olarak belirledi. Hemen kolları sıvadı, derginin sayfa planını yaptı, ilişkileri kurdu. Bu arada birlikte birkaç toplantı yaptık, o bize düşündüklerini iletti, biz de ona önerilerimizi; kendisi ayrıca kapaklarımızı yapan Seda Mit ile görüştü. Geçen bir ay boyunca biz yalnızca onun istediklerini yaptık, ona yardımcı olduk. Notos artık bu uygulamayı her yıl bir yazarla sürdürecek. Öyle sanıyoruz ki bu, dergilerde bir ilktir. Polisiye Edebiyat okumalarına katkıda bulunmak için hazırlanan dosyada Ahmet Ümit, Seval Şahin, Erol Üyepazarcı, G.K. Chesterton, Tzvetan Todorov, Selim İleri, Çağatay Yaşmut, Esmahan Aykol, Çağlayan Çevik, Rıza Kıraç, Murat Yetkin ve Armağan Tunaboylu’nun yazıları, Celil Oker’in de bir Remzi Ünal hikâyesi yer alıyor. Dosya Seda Mit’in resimleri ve Erol Üyepazarcı’nın değerli arşivinden çıkan kitap kapaklarıyla bir arşiv niteliğinde tamamlanıyor. Notos’un bu sayısında Slavoj Žižek ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Slavoj Žižek zamanımızın entelektüellerinden. Entelektüelin görevi kriz çıkarmaktır önermesinin karşılıklarından. Kışkırtıcı. Özgün. Önemli bir söyleşi. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Burcu Aktaş okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Figen Şakacı de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Mehmet Anıl, Derviş Şentekin ve Özlem Akıncı kısa sorulara kısa yanıtlarla kendi yazarlık serüvenlerini ve yayımlanan son kitaplarını anlatıyor. Notos Haziran-Temmuz 2014, 45
• Necati Tosuner: “Sarsıcı olmak içtenliğe dayanmalı.” • Mario Bellatin: “Yıllarca bana ait bir yazı yöntemi yaratmaya çalıştım.” • Enis Batur: “Kırık” • Flannery O’Connor: “Kısa Öykü Yazmak” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, yaptığı bütün yazar dosyalarını kalıcı bir kaynağa dönüştüren anlayışıyla bu sayıda Sait Faik’e yöneliyor. Ölümünden hemen önceki yıl, “Öldükten bir on yıl sonra okunur muyum acaba,” diye soruyordu Sait Faik. Bugün kitaplarının yüz binlerce satılıp okunduğunu görseydi, ne düşünürdü. Çağdaş Türk edebiyatında düzyazıyı değiştiren büyük bir usta ve benzersiz bir yaratıcı olan Sait Faik’ten sonra öykü ya da roman başka yazılmaya başladı. Her zaman kapsamlı biçimde ve yeniden değerlendirilmeyi hak eden Sait Faik’i değişik bakış açılarıyla, farklı bir belge toplamıyla incelediği bir bölüm hazırlamaya çalıştı Notos. Sait Faik okumalarına katkıda bulunmak için hazırlanan dosyada Murat Gülsoy, Behçet Çelik, Faruk Duman, Haydar Ergülen, Ahmet Büke, Oylum Yılmaz, Fethi Naci ve Ara Güler’in yazıları yer alıyor. Sait Faik dosyası Seda Mit’in resimleri ve Turgut Çeviker’in değerli arşivinden çıkan fotoğraflarla bir arşiv niteliğinde tamamlanıyor. Notos’un bu sayısında Necati Tosuner ile yapılmış bir söyleşi yer alıyor. Necati Tosuner, 1960’larda yazmaya başlayan öykücü kuşağının ilk akla gelen adlarından. O kuşak, öykücülüğümüzü taçlandıran kuşaklardandı. Necati Tosuner de hem dergilerde yayımladığı öykülerle, hem de art arda gelen kitaplarıyla öne çıktı. Verimli ve titizdi. Gerçek bir Türkçe tutkunu ve ustası olan Necati Tosuner ile üçlemesinin son romanı Korkağın Türküsü’nden çıkarak yapılan söyleşi, edebiyatımızın geçmişi ve bugünü üstüne de ilgi çekici notlar düşüyor. Notos’un bu sayısının ikinci söyleşisi de Mario Bellatin ile, Türkçede yayımlanan üçüncü romanı Kahraman Köpekler üzerine. Notos'un sürekli yazarlarından Enis Batur “Kırık” ile yazılarını sürdürüyor. Gregory Jusdanis “Kavafis Yüzyılı”nda, doğumunun 150., ölümünün 80. yıldönümü nedeniyle İskenderiyeli Yunan şair Konstantinos Kavafis’i inceliyor. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Bahri Vardarlılar okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Gamze Güller de en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Notos Nisan-Mayıs 2014, 45
Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, her yıl farklı bir konuda düzenlediği geleneksel yıllık soruşturmalarının sekizincisinin sonuçlarını Şubat-Mart, 44. sayısında açıkladı. Yapılan geniş soruşturma sonunda ortaya çıkan 40 kitaplık liste, bir belge olarak ortaya çıktı. Notos’un yıllık büyük soruşturmalarının edebiyat tarihimize düşülmüş nitelikli kayıtlar arasında yer alacağı, gelecekte geçmişe dönük çalışmalar yapacak bütün edebiyat araştırmacıları için başvurulması gerekli kaynaklar arasında bulunacağı belirtilebilir. Konusu Türk edebiyatının klasikleri nelerdir? olarak belirlenen Notos’un 44. sayısındaki soruşturma, 249 kişinin yer aldığı önemli bir kamuoyunun seçimlerini yansıtıyor. Edebiyatımızın klasiklerinin olup olmadığı bütün edebiyat kamuoyunu ilgilendirir. Bu soruya herkesin onaylayacağı, inandığı karşılıklar vermenin güçlüğü de ortada. Demek bir değer biçmeye, ölçüt oluşturmaya çalışmak gerekir. Böylece herkesin kullanabileceği, nitelikli bir liste oluşmasına katkıda bulunabilirdi Notos. Notos’un bu sayısında Thomas Bernhard ile yapılmış bir söyleşi var. 1989’daki ölümüne kadar geçimini yazarlıkla sağlayan Bernhard’ın bu sıra dışı söyleşisi kaçırılmaz. Notos’un bu sayısının ikinci söyleşisi de Elfriede Jelinek ile, Michael Haneke tarafından sinemaya da uyarlanan romanı Piyanist üzerine. Notos, Günlerin Getirdiği bölümünde hayatlarını değiştiren ya da onları sarsan üç kitabı yazarlarımıza sordu. Ayfer Tunç, Süheyla Acar, Murat Gülsoy, Oylum Yılmaz, Fatih Özgüven, Bülent Usta, Seray Şahiner, Mahir Ünsal Eriş hayatlarını değiştiren kitapları anlattı. Notos Şubat-Mart 2014, 44. sayı
• Iris Murdoch: “Felsefe tek bir şey yapar, edebiyat pek çok şey…” • J.L Borges: “Ben yalnızca edebiyatçıyım.” • Michel Foucault: “Edebiyat ve felsefenin dışı…” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos’un Aralık-Ocak, 43. sayısının kapak konusu, Edebiyat ve Felsefeden Söz Ettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz başlığını taşıyor. Edebiyata gerek dili, gerek yaratma biçimi bakımından en yakın alanın felsefe olduğunu söyleyebilir miyiz? Gerçek hayat, ikisinin de başlıca kaynaklarından, kuşkusuz felsefenin daha çok öyle. Sonra yaratıcı düşüncenin içinden geçerek kendi karşılıklarını yaratıyorlar. Edebiyat yeniden ürettiği gerçekliğin gerçek hayattaki karşılıklarını aramazken, felsefe gerçekle arasında sürekli bir köprü kuruyor. Ama ikisi de hep birbirine bakıyor. Birbirlerinden yararlanıyorlar da. Notos bu kez edebiyat ve felsefe arasındaki ilişkiyi irdelemeye çalışıyor. Dosyanın yazarları Türker Armaner, Bülent Diken, Mukadder Erkan, Mehmet Barış Albayrak, Burcu Canar, Oğuz Tecimen. Notos’un bu sayısında edebiyat ve felsefe dosyası kapsamında üç söyleşi yer alıyor. J.L. Borges, Michel Foucault ve Iris Murdoch. Murdoch’un yalın diliyle yaptığı vurgular, edebiyat ve felsefe üstüne yeniden eğilmemize neden oluyor. Iris Murdoch söyleşisini öncelikle okumak, bu sayının konusuna çarpıcı bir giriş yapmayı sağlayabilir. Bir Yazarın Seçtikleri bölümünde Mehmet Zaman Saçlıoğlu okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları; Fadime Uslu da en çok etkilendiği yazarı nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Notos Aralık 2013-Ocak 2014, 43
• Hasan Ali Toptaş: “Bir yazarı kendi yazdığı metinden daha iyi hiçbir şey eğitemez.” • Imre Kertész: “Her yer Auschwitz!” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos, yaptığı bütün yazar dosyalarını kalıcı bir kaynağa dönüştüren anlayışıyla bu sayıda Virginia Woolf’a yöneliyor. Virginia Woolf insanın bireylik çatışmalarını, ruhsal sorunlarını, yaşadığı gelgitleri tikel gerçeklikler olarak önemseyip onları daha önce bilinmeyen anlatım biçimleriyle yansıtan bir roman anlayışı kurmaya çalışıyordu. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde “iki yüzyıldır İngiliz romanına egemen olan gerçekçilik geleneği”ni yıkarak varlığı ve bilincin akışını yazıya dökme, “yavaş ve yanıltıcı” bulduğu dilin olanaklarını zorlama yollarını arayan öncü bir yazar Virginia Woolf. Kendi yaşamını bir dünya görüşü, düşünsel derinlik, felsefi bakış açısı içinde kurgulamış olması romanlarının da ayırt edici yanını oluşturuyor. Notos’un, Virginia Woolf okumalarına katkıda bulunmak için hazırladığı dosyada Alev K. Bulut, İlknur Özdemir, Semih Gümüş, Birgül Oğuz, Burcu Alkan, Selvin Yaltır, Gönül Bakay, Maurice Blanchot, Jeanette Winterson, Susan Sniader Lanser’ın yazıları yer alıyor. Virginia Woolf dosyası Seda Mit’in ve Ekin Urcan‘ın resimleriyle bir arşiv niteliğinde tamamlanıyor. Notos’un bu sayısında Hasan Ali Toptaş ve Imre Kertész ile yapılmış iki söyleşi yer alıyor. Nitelikli edebiyat okurlarının göz önünden ayırmadığı yazarlardan Hasan Ali Toptaş ile son kitabı Heba’dan çıkılarak yapılmış söyleşide yazarın roman sanatıyla ve yazmakla ilgili bazı sorunlar hakkındaki düşünceleri de yer alıyor. Nazi dönemindeki Soykırım ve sonrasıyla ilgili yarı özyaşamöyküsel yapıtlarıyla tanıdığımız, 2002 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, Macar yazar Imre Kertész’le yapılan belki de son söyleşi ilk kez Türkçede yer alıyor. Celâl Üster’in giriş yazısı ve çevirisiyle. Bir Eleştirmenin Seçtikleri bölümünde Şiirimizde Milenyum Kuşağı ve Şiir İçin Paralaks adlı iki eleştiri kitabı olan Utku Özmakas okurların ve yeni yazarların okumasını zorunlu gördüğü kitapları, nedenleriyle birlikte Notos’a anlatıyor. Notos Ekim-Kasım 2013, 42
• Ece Ayhan’ın yayımlanmamış iki kısa öyküsü. • İrem Çağıl: “Son sözü doğa söyler.” • Drago Jančar: “Post-varoluşçu bir yazarım.” Edebiyatımızın önde gelen dergilerinden Notos’un Ağustos-Eylül, 41. sayısının kapak konusu, Taksim-Gezi Direnişi başlığını taşıyor. Notos, bir edebiyat kültür dergisi oluşunun, onun Taksim-Gezi Direnişi’nin uzağında kalmasına neden olamayacağını belirtiyor. Dosyanın girişinde, Geçen iki ay boyunca Direniş günlerindeydik, deniyor. Aklımızla, bilincimizle, düşüncelerimizle, vicdanımızla. Tarihsel bir dönüm noktasını, nitelikli bir dosyayla saptamaya çalışıyor Notos. Dosyanın yazarları: Tanıl Bora, Foti Benlisoy, Semih Gümüş, Canan Kaya, Ahmet Ümit, Burhan Sönmez, Faruk Duman, A. Ömer Türkeş, Ömer Kanıpak, Pınar Öğünç, Metin Yeğin. Taksim-Gezi Direnişi dosyası Seda Mit’in resimleri ve Cüneyt Çelik ile Muhsin Akgün’ün fotoğraflarıyla bir arşiv niteliğinde tamamlanıyor. Notos’un bu sayısında İrem Çağıl ve Drago Jančar ile yapılmış iki söyleşi yer alıyor. Sinek Sekiz Yayınevi’nin kurucusu ve yayın yönetmeni İrem Çağıl ile butik yayıncılık, şehirdekiler için sürdürülebilir yaşam pratikleri, Taksim-Gezi Direnişi ekseninde yapılan söyleşi okunmayı hak ediyor. Orta Avrupa edebiyatının önde gelen yazarlarından Drago Jančar’ın Türkçede Joyce’un Öğrencisi ve Kuzey Işıkları kitapları yayımlandı. İyi bir yazarı yakından tanımak için… Ece Ayhan dendiğinde akla ilk gelen elbette “şiirleri” ve “şair yönü”nün yanında 1950’li yılların ikinci yarısında yayımlanmış beş öyküsü de es geçilir belki de. Notos’un bu sayısında Ece Ayhan’ın daha önce yayımlanmamış iki öyküsüne yer veriliyor: “Dışarsı ve İçersi” ile “Büyük Şehre Giden Adam”. Faruk Ulay, nedenleriyle birlikte, okurların ve yeni yazar adaylarının okumasını gerekli gördüğü kitapları, Semra Topal da en çok etkilendiği yazarı Notos’a anlatıyor. Notos Ağustos-Eylül 2013, 41