Название | Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt |
---|---|
Автор произведения | Сюэцинь Цао |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-625-6862-37-1 |
Xichun başını salladı.
“Sutra kopyalama benim inançla yaptığım bir şeydir. Oraya bırak. Çay içer misin?”
Yuanyang paketi masaya bırakıp oturdu. Caiping çay getirdi.
“Sen de kopya çıkaracak mısın?” diye sordu ona Xichun gülerek.
“Dalga geçmeyin, hanımefendi!” dedi Yuanyang. “Üç dört yıl önce belki yapabilirdim ama artık köreldim. Siz en son ne zaman fırçayı elime aldığımı gördünüz?”
“Ama bu çok saygıdeğer bir görev.”
“Ben çaresine bakıyorum.” dedi Yuanyang. “Her gün büyük hanımefendiyi yatırdıktan sonra Buda’ya dua ediyorum, adını her andığımda bir pirinç tanesi koyuyorum kenara. Üç yılı aşkın zamandır, bu gibi durumlarda Buda’ya adamak ve büyük hanımefendiye hayır ve bağlılık ifadesi olarak sunmak için biriktiriyorum.”
“Görünüşe bakılırsa Büyük Hanımefendi Jia Guanyin olduğunda sen de onun ayrılmaz yoldaşı Dragon Kız5 olacaksın!” dedi Xichun.
“Yok canım!” diye karşı çıktı Yuanyang. “Bu benim için çok fazla. Büyük hanımefendiden başka hiç kimseye hizmet etmediğim doğru tabii. Geçmiş yaşamımdan gelen bir karmayla ona bağlanmış olmalıyım.”
Bu sözleri söyledikten sonra kalktı, küçük hizmetçiye bohçayı açmasını söyledi ve içindekileri Xichun’e gösterdi.
“Bu kâğıt, sutra yazmak için kullanılacak.” dedi ve bir deste Tibet tütsü çubuğu da verdi. “Yazarken de bunları yakarsınız.”
Xichun başını salladı; Yuanyang küçük hizmetçiyle birlikte Büyükanne Jia’nın dairesine döndü. Li Wan’la tavla oynayan yaşlı kadına rapor verdi ve oyunlarını seyretti. Li Wan birkaç kere iyi zarlar atıp yaşlı kadının pullarını alınca Yuanyang için için gülmeden edemedi.
Baoyu, içinde yeşilçekirgeler olan, ince bambu dallarından, iki minyatür kafesle gelince onunla ilgilendiler.
“Duyduğuma göre iyi uyuyamıyormuşsun, büyükanne.” dedi Baoyu. “Bunları biraz rahatlaman için getirdim.”
Büyükanne Jia güldü.
“Seni yaramaz! Baban evde olmadığı için…”
Baoyu masum olduğunu iddia ederken yaşlı kadın devam etti.
“Neden okulda değilsin o zaman? Bunlarla ne işin var?”
“Benim fikrim değildi, büyükanne.” diye açıklama yaptı Baoyu. “Bir iki gün önce, Huan ve Lan’ın birer beyit yazmaları gerekiyordu. Huan işin içinden çıkamayınca, ben bir şeyler fısıldayarak yardım ettim. Öğretmene okuyunca çok övgü aldı. Huan teşekkür hediyesi olarak bana bunları getirdi. Ben de sana vermek istedim.”
“Her gün derslerine çalışmıyor mu?” diye bağırdı Büyükanne Jia. “Kendisinin yazabilmesi lazımdı! Yazamıyorsa, öğretmeninden dayağı hak etmiş! Böylece aklı başına gelir. Sana gelince, baban evdeyken sana şiir sorduğunda ne durumda olduğunu unuttun mu? Fazla kendini beğenmişlik yapma. Vay serseri Huan! Yardım istiyor, sonra da sana yağcılık yapmak için bir şeyler buluyor! İş hileye gelince erkenden büyüdü, kendinden utanması lazım! Kim bilir büyüdüğünde nasıl olacak…”
Odaya bir kahkaha dalgası yayıldı.
“Peki ya Lan?” diye sordu Büyükanne Jia. “O yazabiliyor mu? En küçükleri olduğundan Huan yardım ediyordur mutlaka…”
Baoyu sesindeki kinayeyi fark edip güldü.
“Yok canım! Yardıma ihtiyacı yok ki. Kendisi idare ediyor.”
“İnanmıyorum sana!” dedi Büyükanne Jia. “Eminim yine numaralarından birini yapıyorsun. Koyunların içindeki devesin sen! Artık büyüdüğün için kompozisyonlarında başarılısın…”
Baoyu gülümsedi.
“Yok, Lan gerçekten bu işte çok iyi. Öğretmen çok beğendi ve geleceğinin çok parlak olduğunu söyledi. Bana inanmıyorsan, onu getirt buraya ve kendin teste tabi tut.”
“Eğer öyleyse bunu duyduğuma çok memnun oldum… Ama bana uyduruyormuşsun gibi geliyor. Bu yaşta böyle şeyler yapabiliyorsa büyüdüğü zaman kendisini gösterebilecek.” dedi yaşlı kadın ve Li Wan’e bakarak Lan’ın babası Jia Zhu’yu düşündü. “Ağabeyinin ölümünden sonra bu ne büyük bir teselli olur! Onu yetiştirmek için annesinin çabalarına karşılık iyi bir ödül! Zamanla babası gibi ailenin büyük bir destekçisi olacak!”
Bu düşünce gözlerini yaşarttı. Li Wan de etkilendi ama yaşlı kadının duygusallaştığını görünce gözyaşlarına hâkim oldu.
“Bütün iyi talihimizi sana borçluyuz, büyükanne.” dedi cesur bir gülümsemeyle. “Lan’ın senin beklentilerini karşılaması ve bütün aileye şans getirmesi için dua ediyorum. Onun başarısı neşe kaynağı olacak. Lütfen kendini üzme.” Sonra Baoyu’ye döndü. “Yeğeninin başarılarını överken abartma sakın, Bao.” dedi. “O daha çocuk, unutma. Cesaretlendirmeye çalıştığını anlamaz, seni ciddiye alabilir; sonra kibirli ve kendini beğenmiş olur, gelişim göstermez.”
“Doğru diyorsun, canım.” dedi Büyükanne Jia. “Ama sen de unutma ki o daha çok genç, fazla zorlanmaması lazım. Çocukların gücü de belli bir yere kadar. Bu kadar erkenden zorlarsan mahvedebilirsin. Sonra doğru dürüst çalışamazlar, bütün çabaların boşa gider.”
Li Wan kendisini daha fazla tutamadı ve ağlamaya başladı. Hızla yaşlarını silerken, Jia Huan ve Jia Lan Büyükanne Jia’ya saygılarını sunmak için içeri girdiler. Lan annesini de selamladıktan sonra büyükannesinin yanında esas duruşta bekledi.
“Bao amcandan duyduğuma göre, güzel şiir yazmış, öğretmeninden övgü almışsın.” dedi Büyükanne Jia.
Lan ağırbaşlılıkla gülümsedi. O sırada Yuanyang gelip yemeğin hazır olduğunu söyledi.
“Bayan Xue’yi davet etmek istiyorum.” dedi yaşlı kadın.
Hupo bu mesajı iletmek için derhâl Wang Hanım’ın dairesine birisini gönderdi. Baoyu ve Jia Huan odadan ayrıldılar, Li Wan’in hizmetçisi Suyun ve birkaç genç hizmetçi tavla oyununu toplayıp kaldırdılar. Li Wan, Büyükanne Jia’ya hizmet etmek için kaldı. Jia Lan da annesinin yanında durdu.
“Siz ikiniz benimle yemeğe kalabilirsiniz.” dedi Büyükanne Jia.
“Peki, büyükanne.” dedi Li Wan. Bir iki dakika sonra yemekler getirildi, Wang Hanım’ın dairesine gönderilen hizmetçi bir mesajla geri geldi.
“Hanımefendi, Xue Hanım’ın gelemeyeceğini söyledi. Kısa bir ziyaret için gelmiş ve evine geri dönmüş.”
Büyükanne Jia, Jia Lan’a yanına oturmasını söyledi. Hikâyemiz bu akşam yemeğinin detaylarına girmeyecek. Yemeğin ardından Büyükanne Jia ellerini ve ağzını yıkadıktan sonra kanepesine oturup Li Wan ve oğluyla sohbete başladı. Küçük bir hizmetçi içeri girip Hupo’ya Zhen Bey’in saygılarını sunmak üzere beklediğini söyledi. O gün Jia Zheng ve Jia Lian’in yokluğunda Rong Konağı’ndaki işlere nezaret ediyordu.
“Söyleyin ona, zahmet etmesin, çok teşekkür ederim. Eve gidip dinlenebilir. Onca işten sonra yorulmuştur.” dedi Büyükanne Jia.
Hizmetçi kız bu mesajı dışarıdaki kadın hizmetçilere
5
Sekiz büyük dragon kraldan biri olan Sāgara’nın sekiz yaşındaki kızıdır. Lotus Sutra’nın on ikinci bölümünde belirtildiğine göre, Dragon Kız, Dragon Kral’ın sarayında Bodhisattva Manjushrī’yi Lotus Sutra okurken duyunca aydınlanmaya erişmiştir. (ç.n.)