Название | Beyaz Diş |
---|---|
Автор произведения | Джек Лондон |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-625-6865-15-0 |
“Bunu yapmak için çok uzaklaşmamalısın.” diye uyardı arkadaşı. “Eğer ki sürü üzerine atlarsa şu senin üç kurşun cehennemdeki üç ‘eyvah’a dönüşür. Hayvanlar feci aç ve bir kere üzerine gelirlerse seni kesinlikle ele geçirirler Bill.”
O gece erkenden kamp yaptılar. Üç köpek kızağı altı köpek kadar kısa sürede çekemiyordu. Üstelik tükenir gibiydiler. Adamlar erkenden yatağa girdi. Ama ilk önce Bill, hayvanların birbirlerinin kayışlarını kemiremeyecek mesafede olduklarına emin oldu.
Ne var ki kurtlar daha da cesaretlenmişlerdi. Adamlar da uykularından birden fazla kez kalktılar. Kurtlar o kadar yaklaşmışlardı ki köpekler öfkeden deliye döndü. Bu sebepten maceraperest yağmacıları güvenli bir mesafede tutmak için zaman zaman ateşi yenilemek gerekiyordu.
“Denizcilerin gemiyi takip eden köpek balıklarından bahsettiğini duymuştum.” dedi Bill ateşi yenilediği zamanlardan birinde tekrar battaniyeye bürünürken. “Yani, bu kurtlar karaya ait köpek balıkları. İşlerini bizden iyi biliyorlar. Bizi yakalayacaklar. Bizi kesinlikle yakalayacaklar Henry.”
“Böyle konuşmana sebep olarak seni yarı yakalamışlar zaten.” dedi Henry sert bir şekilde. “Yakalandığını söyleyen bir adam yakalanmış sayılır. Bu şekilde konuştuğuna göre seni kısmen yediler demektir.”
“Sen ve benden daha iyi adamları yakalamışlardır.” diye cevap verdi Bill.”
“Sızlanmayı kes. Bıktım senden.”
Henry öfkeyle kendi tarafına döndü. Ancak Bill’in benzer bir öfke tepkisi vermemesine şaşırdı. Bu Bill’in yapacağı şey değildi. Çünkü kendisi keskin sözlere kolay öfkelenirdi. Henry uykuya dalmadan uzun uzun düşündü. Göz kapakları kapanıp uyumaya geçerken aklındaki düşünce şuydu:
“Bill’in canının sıkkın olduğu kesin. Onu yarın neşelendiririm.”
AÇLIK ULUMASI
Günleri şanslı başladı. Gece boyunca hiç köpek kaybetmemişlerdi. Sessizliğe, karanlığa ve soğuğa doğru ilerleyen yoldaşların morali yerindeydi. Bill önceki geceye ait önsezilerini unutmuş gibiydi. Hatta öğlene doğru köpekler bozuk yolda kızağı ters çevirdiklerinde şakacı bir şekilde azarladı hayvanları.
Tuhaf bir durumdu. Kızak, bir ağaç gövdesi ile koca bir kaya arasına sıkışmıştı. Birbirine karışan kayışları çözmeleri için hayvanları serbest bırakmaları gerekiyordu. İki adam eğilmiş kızağı düzeltmeye çalışırlarken Henry Tek Kulak’ın yandan kaytardığını gördü.
“Buraya gel Tek Kulak!” diye bağırdı ayağa kalkıp köpeğin etrafında dolaşırken.
Ancak Tek Kulak, koşumları ile birlikte karların arasına daldı. Ve orada, arkalarındaki yolun karları arasında dişi kurt kendisini bekliyordu. Kurda yaklaştıkça daha da dikkatli davranmaya başladı. Tehlikeden dolayı yavaş yavaş yürüdü ve sonra durdu. Dişi kurdu dikkatli ve şüpheli aynı zamanda da arzulu bakışlarla süzüyordu. Dişi kurt da ona gülümser gibiydi. Dişlerini tehditkâr değil de uzlaşmacı bir tavırla gösteriyordu. Tek Kulak’a doğru cilveli birkaç adım atıp durdu. Köpek ise ihtiyatı ve dikkati elden bırakmadan kurda yaklaştı. Kuyruğu ve kulakları havaya kalkmıştı. Başı yukarıdaydı.
Dişi kurtla koklaşmaya kalksa da hayvan oynak bir tavırla geriye çekildi. Tek Kulak’ın yaptığı her hamleye geri çekilerek karşılık veriyordu. Köpeği cezbederek adım adım uzaklaştırıyordu insanların güvenli refakatinden. Bir seferinde belli belirsiz bir uyarı aklından geçmişçesine geriye dönüp devrilmiş kızağa ve kendisini çağıran adamlara baktı.
Fakat aklına gelen fikir, her neyse kendisine yaklaşıp kısa bir süre için koklaştıktan bir sonraki hamlesinden önce cilveyle geri çekilen dişi kurt tarafından yok edilmişti.
Bu arada Bill, tüfeği düşündü. Ne var ki silahı ters çevrilmiş kızağın altına sıkışmıştı. Bu arada Henry kendisine yardım edip de kızağı düzelttiklerinde, Tek Kulak ve dişi kurt fazlasıyla yakınlaşmışlardı. Aralarındaki mesafe o kadar fazlaydı ki ateş etme riskine girmek yersizdi.
Tek Kulak yaptığı yanlışı anladığında çok geçti. İki adam ne olduğunu anlayamadan köpeğin geri dönüp kendilerine doğru koşmaya başladığını gördüler. Daha sonra köpeğin geri çekilmesine mani olmak için bir düzine kadar cılız gri kurdun karlar üzerinde zıplayarak yolunu kesmek üzere uygun açılardan geldiğini gördüler. Dişi kurdun oynaklığı ve cilveli hâli bir anda yok olmuştu. Hırlayarak Tek Kulak’ın üzerine fırladı. Köpek, dişi kurdu bir omuz darbesiyle itti. Ancak geri çekilme yolu kesildiğinden tekrar ulaşma niyetiyle kızağın etrafında bir daire çizerek yolunu değiştirdi. Bu kovalamacaya dâhil olan kurtların sayısı her an artıyordu. Dişi kurt Tek Kulak’ın bir adım arkasındaydı ve takibi bırakmıyordu.
“Nereye gidiyorsun?” diye sordu Henry aniden elini ortağının koluna yerleştirerek.
Bill, silkinerek arkadaşının elini çekmesini sağladı. “Buna dayanamıyorum.” dedi. “Daha fazla köpek alamayacaklar bizden.”
Elinde silah yol kenarındaki çalıların arasına girdi. Niyeti belliydi. Tek Kulak’ın kızağa ulaşmak üzere etrafını çevrelediği yola kurtlardan önce ulaşmayı planlıyordu. Tüfeği sayesinde gün ışığında kurtları korkutup köpeği kurtarabilirdi. Henry arkadaşına seslendi:
“Dikkatli ol Bill. Tehlikeye atılma.”
Henry kızağa oturdu ve izlemeye başladı. Yapabileceği bir şey yoktu. Bill çoktan gözden kaybolmuştu. Arada bir dağınık hâldeki ladin ağaç kümelerinin ve çalıların arasından Tek Kulak’ı görebiliyordu. Henry onun çaresiz olduğunu düşünüyordu. Köpek tehlikenin fazlasıyla farkında olsa da dairenin dışından koşuyordu. Kurtlarsa içerdeki daha kısa dairede ilerliyorlardı. Tek Kulak’ın peşindekilerle mesafeyi açıp onların çevrelediği dairenin içinden geçerek kızağa ulaşacağını düşünmek yersizdi.
Hepsi de hızla bir noktaya doğru yaklaşıyorlardı. Ağaçların ve çalıların arasından gördüğü kadarıyla Henry, kurt sürüsünün, Tek Kulak’ın ve Bill’in bir araya geldiğini biliyordu. Her şey beklediğinden daha kısa bir süre içinde gerçekleşti. Önce bir el ateş edildiğini işitti. Buna müteakip kısa süre sonra duyduğu iki kurşun sesi üzerine Henry, Bill’in cephanesinin tükendiğini anladı. Daha sonra hırlamalar ve acılı havlamalardan oluşan feryat sesleri duydu. Tek Kulak’ın acı ve dehşet dolu havlamalarını tanımıştı. Yaralı bir kurdun feryadını da duymuştu. Hırlamalar kesildi. Feryatlar kayboldu. Issız topraklara yeniden sessizlik çökmüştü.
Kızağın üzerinde uzunca bir süre oturdu. Ne olduğunu görmeye gitmesine gerek yoktu. Olay gözlerinin önünde gerçekleşmişçesine biliyordu her şeyi. Bir keresinde irkilerek aniden kalkıp kızaktan baltasını aldı. Ancak tekrar oturdu ve kara kara düşünmeye başladı. Ayakları hizasındaki iki köpek büzülmüş, tir tir titriyordu.
Sonunda tükenmiş bir hâlde ayağa kalktı. Bütün direnci yok olmuşçasına köpekleri kızağa bağlamaya davrandı. Omzuna bir halat geçirip köpeklerle birlikte kızağı çekmeye başlasa da çok fazla ilerlemedi. Karanlık çökmeye başladığı anda kamp yapmaya koyuldu. Büyükçe bir ateş yaktı ve köpekleri doyurdu. Kendisi için pişirdiği yemeği yiyip ateşin yakınlarına yatağını yaptı.
Ancak o yatağın keyfini çıkaramayacaktı. Daha gözlerini kapatamadan kurtlar