Название | Entelektüelin kutsal kitabı - biyografiler |
---|---|
Автор произведения | David S. Kidder |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-625-8068-57-3 |
Boudica’nın kabilesi Doğu Anglia’nın bir bölümüne yerleşmişti. Burası Londra’nın kuzeydoğusunda kalıyordu. Boudica tahtı, kocası Prasutagus’tan devralmıştı. Ne var ki Romalılar krallığın bir kadına geçmesini kabul etmediler ve tahtta hak iddia ettiler.
Savaş 61 yılında Roma’nın İngiltere valisi Galler’de bir takım askeri faaliyetler yürüttüğü sırada başladı. Valinin yokluğunu fırsat bilen Boudica, diğer Kelt savaşçıları ile birleşti. Roma’nın Britanya’daki başkenti olan Colchester’e saldırdılar. Pek çok şehri yakıp Londra’yı yağmaladılar. Kıyıma ilişkin muhtemelen taraflı olan Roma kayıtları, on binlerce Romalının öldürüldüğünü söylemektedir.
Keltlerin organize olmayan barbarlar olduğunu düşünen Romalılar savunmasız yakalanmışlardı. Valinin isyanı bastırmak için alelacele Londra’ya dönmesi gerekti. Boudica kaçmak zorunda kaldı. Daha sonra intihar ettiğine inanılmaktadır.
1- Boudica’nın mezarı bilinmemektedir. BBC’ye göre onun Londra’da gömülü olduğuna dair popüler bir mit ortaya çıkmıştır. Söylendiğine göre mezarı King’s Cross demiryolu istasyonundaki 9 numaralı platformun altında bulunmaktadır.
2- Boudica isyan ettiği sırada Camulodunum olarak bilinen Colchester, Roma’nın İngiltere’deki ana yönetim merkeziydi. Eski adı Londinium olan Londra ise 100 yılında başkent olmuştur.
3- Bazı İngiliz savaş gemilerine Kelt kraliçesinin adı verilmiştir. Bunlardan biri olan HMS Boedica, Almanlar tarafından 1944 yılında batırılan bir İngiliz destroyeridir.
Hz. İsa
İsa Mesih gerçekte kimdi? Onun öğretisi dünyanın en yaygın dinine ilham verdi. Ne var ki 1-33 yılları arasında yaşayan bu Yahudi marangozun hayatına ilişkin pek çok ayrıntı halen bilinmemektedir.
İncil’de anlatıldığına göre Hz. İsa Beytüllahim’de doğdu. Kızıl Deniz yakınlarındaki Celile bölgesinde bir köy olan Nasıra’da büyüdü. Tipik bir Yahudi evinde yetişmişti. Büyük ihtimalle Aramice konuşuyordu. O zamanlar Aramice, Orta Doğu’nun en çok konuşulan diliydi.
Hz. İsa’nın yaşadığı dönemde Yakın Doğu’daki Yahudiler arasında büyük bir karmaşa ve sosyal anlaşmazlık hüküm sürüyordu. Bir zamanlar bağımsız Yahudi krallıkları olan Judae ve Celile, MÖ 40 yılında Roma egemenliğine girmişti. Yahudi inancı çatışan mezheplere bölünmüştü. Bu mezheplerin en ünlüleri Farislik ve Sadukilik’ti.
Hz. İsa, bilinmeyen bir tarihte gezgin bir Yahudi vaizi olan Vaftizci Yahya ile tanıştı. Yahya’nın her iki mezheple de bir ilişkisi yoktu, ancak kıyametin yakında kopacağını iddia ettiği vaazları ile kendisine epeyce kalabalık bir takipçi grubu toplamıştı. Yahya Hz. İsa’yı vaftiz etti (İncil’e göre Ürdün Nehri’nde). Ne var ki Yahya kısa bir süre sonra sorun çıkardığı gerekçesiyle Roma otoriteleri tarafından idam edildi.
Yahya’nın yakalanmasının ardından Hz. İsa kendi vaazlarını vermeye başladı. Mucizeler gösterdi. Uzun yıllar Yahudiliğin merkezi olan Yahudiye’de (Judaea) dolaştı. Öğretisini yaydı ve cemaatini oluşturdu. Daha sonra mesajını yayacak olan havarilerini biraraya topladı. İncil’e göre diğer dini gruplara alaycı yaklaşıyor ve Farisiler gibi güçlü gruplara eleştiriler getiriyordu.
Hz. İsa, 33 yılının Hamursuz Bayramı öncesi Judaizmin merkezi olan tapınağın bulunduğu Kudüs’e geldi. Kısa zamanda Roma Valisi Pontius Pilate ile arası açıldı. Vali, Hz. İsa şehre vardıktan sadece birkaç gün sonra onun çarmıha gerilmesini emretti.
Hz. İsa’nın hayatı ile ilgili tarihi bilgiler son derece kısıtlıdır. Hayatı ve öğretisi ile ilgili geleneksel anlatılara ise ölümünden on yıllar sonra yazılan İncil kaynaklık etmektedir. Ancak çok geçmeden Hz. İsa’nın öğretisinden ilham alan takipçileri büyük bir hızla Roma dünyasının dört bir yanına yayıldılar.
1- Aramice halen Suriye, Lübnan ve İsrail’de konuşulmaktadır; ancak bu dili konuşanların sayısı giderek azalmaktadır.
2- Hz. İsa kendi öğretisini Yahudilikten ayrı bir din olarak görmemişti. Hıristiyanlığın ayrı bir din haline gelişi onun ölümünden on yıllar sonra gerçekleşmiştir.
3- Roma İmparatorluğu’nda yaygın bir idam yöntemi olan çarmıha germe genellikle adi suçlar için uygulanmaktaydı. İmparatorluk 4. yy’da Hıristiyanlığı kabul edince bu ceza uygulanmamaya başlandı.
Kleopatra
Mısır’ın son firavunu olan Kleopatra (MÖ 69-30) antik dünyanın en ünlü ve en güçlü kadınları arasında yer almaktadır. Roma iç savaşlarındaki rolü, Julius Sezar (MÖ 100-44) ve Mark Antony (MÖ 83-30) ile olan duygusul ilişkileri ve dehşet verici intiharı ile halen büyüleyici bir tarihsel figür olarak görülmektedir.
Kleopatra, Ptolemaic Hanedan’ın bir üyesi olarak doğdu. Yunanca konuşan bu hanedan, Büyük İskender’in (MÖ 356-323) Mısır’ı fethinden beri ülkeyi yönetmekteydi. 18 yaşındayken kardeşi 13. Batlamyus (MÖ 61-47) ile birlikte müştereken tahta geçmiştir.
Kardeşler tahta geçmelerinin ardından birbirleriyle evlendiler. (Bu tarz ensest birleşmeler Antik Mısır kraliyet ailesinde hiç de nadir değildi. Aslında Kleopatra’nın annesi de babasının yeğeniydi) Kardeşler gücü tek başlarına ele geçirebilmek için birbirlerinin ardından dolaplar çeviriyorlardı. Bu mücadele MÖ 50 yılında Kleopatra’nın sürgüne gönderilmesi ile son buldu.
MÖ 48 yılında Kleopatra’nın Sezar’la olan ilişkisi başlamıştır. Sezar, Batlamyus ile olan savaşında Kleopatra’nın safında yer aldı. Sevgilisinin yardımıyla Kleopatra yeniden tahta geçmiştir. Batlamyus ise savaşta ölmüş ve böylece Kleopatra tahtı küçük kardeşi 14. Batlamyus (MÖ 59-44) ile paylaşmaya başlamıştır. 14. Batlamyus daha sonra Romalılar’dan kaçarken Nil’e düştüğünde boğularak ölecektir. Kleopatra MÖ 47 yılında Sezar’dan bir erkek çocuk doğurur ve adını Sezarion (MÖ 47-30) koyar.
Kleopatra, oğlunun Sezar’ın varisi olmasını istemişti. Ne var ki diktatörün MÖ 44 yılında ölümünün ardından Sezar’ın evlatlığı olan Octavian (MÖ 63-MS 14), Antony ve bir başka generalle birlikte ülkeyi yönetmeye başladı. Antony ve Kleopatra bundan sonra sevgili olmuşlar Roma’ya tek başlarına hakim olabilmek için Octavian’a karşı komplolar kurmuşlardır.
Octavian, MÖ 31 yılında Antony ve Kleopatra ile savaşmaya başlamış ve Actium Savaşı’nda donanmalarını yenilgiye uğratmıştır. Kısa bir süre sonra sevgililer intihar etmişlerdir. Kleopatra’nın bir engerek yılanına göğsünü sokturduğu söylenmektedir. William Shakespeare (1564-1616) en meşhur trajedilerden biri olan Antonius ve Kleopatra’da (1609) bu ilişkiyi konu almıştır.
Kleopatra Mısır firavunlarının sonuncusuydu. 3 bin yıllık bir zincirin son halkasıydı. Bundan sonra Mısır, Aegyptus adıyla bir Roma eyaleti olacak ve 20. yy’a kadar tam bağımsız olamayacaktır.
1- Kleopatra aslında aynı adı taşıyan 7. Mısır kraliçesidir. 1. Kleopatra MÖ 180-176 yılları arasında hüküm sürmüştür.
2- Son Mısır kraliçesi “Cleopatra” (1963) filminde Elizabeth Taylor (1932-) tarafından canlandırılmıştır.