Название | Sağlam Çocuklar Yetiştirmek |
---|---|
Автор произведения | Harold S. Koplewicz |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-605-70076-9-8 |
Bu çocuk ailesinin meylettiği o öznel yargıyı, onun dalgacının biri olup çıkacağı beklentisini aştı ve sınıf birincisi olarak mezun oldu, saygın bir üniversiteye girdi, iyi bir iş buldu ve bağımsız bir yetişkin oldu. Maalesef on yıl sonra bugün bile annesi ile babası, Viktor’un eski haline dönmesinden ve her şeyin feci şekilde son bulmasından kaygı duyuyor.
Viktor, ebeveynleri ona inanmasa da başarısını sürdürdü. Ama onun ender rastlanan bir istisna olduğunu da bilmelisiniz. Çoğu aile için uzun vadede kalıcı bir değişiklik görmenin tek yolu, çocuklarına inanmaktan, iyi giden her şeyi desteklemekten, başarının gelip geçici olduğu konusunda ısrar etmemekten geçer. Hepimizin deneyimlediği üzere başarı zirveye tırmanan dümdüz kesintisiz bir çizgi değildir. Zikzaklar, gerilemeler, inişler olacaktır. Ama çocuklar (ve yetişkinler) çevrelerindeki insanların onlara inandığını, onları desteklediğini hissederse daha çabuk toparlanırlar.
Ebeveynler bir değişiklik işareti gördüklerinde, sürekli olmayacağını düşünerek tetikte davranırlar. Bu temkinlilik doğaldır ama temel bir güven eksikliğini gösterir, bu da aile ilişkilerinde sağlıklı değildir.
Güven zaman alır. Anlıyorum. Arkanızda bıraktığınız yol tutulmamış sözler ve kırılmış umutlarla dolu olabilir. Ama bir ebeveyn olarak göreviniz, bugün bulunduğu yerde çocuğunuzu karşılamaktır. Olumlu akışı korumak için yapabileceğiniz en iyi şey, çocuğunuzun halihazırdaki iyi davranışını teşvik edip desteklemektir. Geriye gitme olasılığı kesinkes vardır ve böyle bir şey olduğunda onunla uğraşmanız gerekebilir. Ama bu arada, şimdide olun ve önünüzde gördüğünüz şeye tepki verin. Aslında gerçek bir değişim olduğuna inanmasanız bile inanıyormuş gibi yapın.
Madde kullanımı sorunları olan ergen bir kızın babası terapistine şöyle demişti: “Neden çaba göstermem gerekiyor? O kadar çok kandırıldım ki. Bana iyiye gittiğini söylemişti, hepimiz öyle olsun diye dua ediyorduk ama sonra hepsinin yalan olduğu anlaşıldı.” Baba kendisini inandıramıyordu.
Şuna en ufak bir kuşku yok: İnsanlar zordur. Karmaşık canlılarız. Çocuklar ve ergenler ebeveynlerin onlar için en iyi olduğunu düşündüğü ya da bildiği şeylere her zaman uymaz. Ama çocuklara fırsat tanınırsa değişme ihtimalleri daha fazla olur. Çocukları çabayı sürdürmeye teşvik edin, onları kaynaklara yönlendirin ve başarısız bile olsalar onları seveceğinizden emin olmalarını sağlayın.
Çocuğa baş belası olduğu, kötü bir öğrenci ya da tembelin teki olduğu tekrar tekrar söylenip durursa sonunda, “Belki ben işe yaramazın biriyim,” diye düşünmeye başlayabilir.
Benim uzmanlık alanım Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) yaşayan çocuklar ve gençler ve bu aslında beyinle ilgili bir hastalık olsa da çocuklara küçük yaşlardan itibaren sık sık meselenin biyolojik olmadığı, daha çok çaba sarf etmeleri gerektiği söylenir. İlkokul sonuna doğru tedavi görmeye başlamazlarsa tembel, zor, okula yatkın olmayan insanlar olmadıklarına inanmaya ve buna göre davranmaya başlarlar.
Yersiz bir yargı çocuğun kehaneti olur ve korkulan başa gelir. DEHB’den mustarip çocuklar etkili tedavi gördüklerinde –öğretmenlerden terapistlere çeşitli kişilerden destek aldıklarında ve odaklanmak için ilaç kullandıklarında– bile öğretmenleri ve ebeveynleri onların daha iyiye gittiğini fark etse de çocuklar hâlâ, “Ne kadar çok erteliyorum” ve “Çok tembelim” der durur. Biraz trajik bir durumdur. Dışarıdan ve içeriden gelen yargıları aşmak zordur.
Yargılarınız çocuğunuza karşı davranışınızı olumlu ya da olumsuz etkiler. Pygmalion etkisi denen bu olgu, 1964’te San Francisco’da ilkokul öğrencileri ve öğretmenleri ile büyüleyici bir deney yapan Robert Rosenthal adında bir Harvard profesörü tarafından kanıtlanmıştır. Rosenthal sahte bir IQ testi hazırlamış, üstüne Harvard damgası basmış, öğretmenlere bu yeni testin akademik başarıyı tahmin edeceğini söylemiş ve on sekiz sınıfta bu testi uygulamıştı. Tümüyle rastgele bir seçimle öğrencilerin yüzde 20’sini belirlemiş, öğretmenlere bu çocukların zekâ katsayılarının “gelişeceğini” söylemişti. Dr. Rosenthal sonraki iki yıl içinde bu öğrencilerin gerçek IQ katsayılarını izlemişti. “Zekâları gelişecek olanlar”ın notları, hiç dokunulmamış yüzde 80’lik kesiminkine kıyasla yükselmişti. Dr. Rosenthal bunu açıklamak için öğretmenlerin seçilmiş öğrencilere daha fazla zaman ayırdığını, özel olarak ilgi gösterdiğini ve onları teşvik ettiğini, bunun da IQ’yu artırdığını belirlemişti. Beklenti gerçeklik halini almıştı.
Daha başka kanıtlar bulmak için tek yapmanız gereken kendi geçmişinize bakmaktır. Ebeveynleriniz ya da öğretmenlerinizin sizinle ilgili hangi inançları çocukluğunuz, ergenliğiniz, hatta belki yetişkinliğiniz boyunca devam etti? Onların beklentilerinin yükünü taşımamış olsaydınız hayatınızda ne gibi farklılıklar olurdu?
Ebeveynlerin kuracağı güçlü bir yapı iskelesi planı olasılıklara, yeni bilgilere ve keşiflere açık “tamamlanmamış bir plan”dır. Yapı iskelesi planı, çocuklarınızı kendilerinin en iyi hali olsunlar diye desteklemek üzere esneklik ve kuvvet için tasarlanır.
• Yapı. Hayatınızı ergen çocuğunuzla duygusal olarak ilgilenebilecek şekilde planlayın, böylece kim olduğunu ve neye ihtiyacı olduğunu size söylediğinde onu gerçekten dinleyebilirsiniz.
• Destek. Çocuğunuzla olması gerektiğini düşündüğünüz yerde değil, olduğu yerde buluşun. Onu sıcaklık ve olumlu pekiştirmeyle hemen burada ve şimdi daha da destekleyin.
• Teşvik. Beklentiler gerçekliği yaratır, bu yüzden ergen çocuğunuza ne yapamayacağını söylemeyin. Onu en büyük çabayı göstermeye ve başarısız olduğunda da denemeye devam etmeye teşvik edin.
“Kasırga” Daniel’ın annesi Claire, oğluyla birlikte olduğu her dakikayı onu izleyerek, onun ortalığı duman etmesini bekleyerek geçiriyordu. Olumsuz davranışları izlemeye o kadar hazırdı ki olumlu şeyleri gözden kaçırıyordu ve oğlunun asla “iyi” olmayacağına inanmıştı. Claire bu görüşünü oğluna ifade etmiş ve ailesine, arkadaşlarına oğlundan her gün “baş belası” diye bahseder olmuştu. Neredeyse sosyal çevresini de, Daniel ile birlikte olduklarında, bu yargısını doğrulamaya ve güçlendirmeye yöneltiyordu.
Olumsuz izleme ve doğrulama yanlılığının Daniel’ın davranışında olumlu değişiklikler gözlenmesi ihtimaline nasıl zarar verdiğini açıkladığımda Claire afalladı. Onun aşırı tetikte olması ve eleştirelliği korkulanı başa getiriyordu. İlgiye muhtaç Daniel annesinin beklentilerini gerçekleştiriyordu.
Claire’e olumlu karşıt davranışların takdir edilmesi ve hedef becerilerin izlenmesi düşüncesini tanıttıktan sonra Daniel’a DEHB testi yaptırmasını önerdim. “Davranışı onun hatası olmayabilir,” dedim. Annesinin küçük afacanının, annesinin baş belası Daniel’ın onun sabrını sınamak için koşturup durmadığı Claire’in aklına hiç gelmemişti. Daniel’a test yapılmasını kabul etti.
Pek şaşırtıcı değil ama Daniel’ın ciddi bir DEHB vakası olduğunu tespit ettik. Çoğu ebeveyn gibi Claire de bu teşhis hakkında karışık duygular içindeydi. Tıp alanında çalışan bir