Название | Küçük Lord Fauntleroy |
---|---|
Автор произведения | Фрэнсис Элиза Ходжсон Бёрнетт |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-625-6485-18-1 |
“Bir sürü şey!” diye cevap verdi Lord Fauntleroy anında. “Ama ilk önce Mary’ye Bridget için biraz para veririm. Bridget onun on iki çocuğu ve işsiz bir kocası olan kız kardeşi. Buraya gelip ağlar, canımın içi ona sepetin içinde bir şeyler verir, o yine ağlar ve şöyle der: ‘Tanrı sizden razı olsun güzel hanım.’ Sanırım Bay Hobbs’a benden hatıra olsun diye altın bir saat ve zincir ve lüle taşı bir pipo alırdım. Sonra da bir topluluk kurardım.”
“Topluluk!” diye haykırdı Bay Havisham.
“Cumhuriyetçi mitingi gibi.” diye açıkladı Cedric heyecanlanarak. “Meşaleler, üniformalar, kendim ve çocuklar için eşyalar alırdım. Birlikte yürür ve talim yapardık. Zengin olsam kendim için bunu isterdim.”
Kapı açıldı ve Bayan Errol içeri girdi.
“Sizi bu kadar süre yalnız bıraktığım için özür dilerim.” dedi Bay Havisham’a. “Fakat başı dertte zavallı bir kadıncağız beni görmeye gelmiş.”
“Bu genç beyefendi…” dedi Bay Havisham, “bana arkadaşlarından ve zengin olsaydı onlar için neler yapacağından bahsediyordu.”
“Bridget arkadaşlarından biridir.” dedi Bayan Errol. “Mutfakta onunla konuşuyordum. Eşinde ateşli romatizma olduğundan zor zamanlar geçiriyorlar.”
Cedric büyük koltuğundan aşağı kaydı.
“Gidip ona bir baksam iyi olacak.” dedi. “Kocasının durumunu sorarım. Sağlığı yerindeyken iyi bir adamdır. Bana tahtadan bir kılıç yaptığı için ona minnettarım. Çok yetenekli bir adam.”
Odadan çıkınca Bay Havisham koltuğundan kalktı. Bir şeyler söylemek ister gibi bir hâli vardı.
Bir an tereddüt etti, sonra Bayan Errol’a dönerek şöyle dedi:
“Dorincourt Şatosu’ndan ayrılmadan önce kont ile bir görüşme yaptım ve bana bazı talimatlarda bulundu. Torununun ve aynı zamanda eş dostunun İngiltere’deki hayatı çok arzu edeceğini umuyor. Lord hazretlerinin hayatının değişmesiyle para ve çocukların hoşuna gidecek şeyler elde edeceğini anlamasını sağlamamı söyledi; bir dileği varsa onu yerine getirip büyükbabasının onun dileğini gerçekleştirdiğini söylemeliyim. Kontun böyle bir beklenti içinde olmadığının farkındayım ancak bu zavallı kadına yardım etmek Lord Fauntleroy’u memnun edecekse eğer bunu yapmamak kontun hoşuna gitmeyecektir.”
İkinci kez kontun sözlerini tam olarak aktarmamıştı. Kont hazretleri aslında şöyle demişti:
“Çocuğun ona istediği her şeyi verebileceğimi anlamasını sağla. Dorincourt kontunun torunu olmak ne demekmiş anlasın. Hoşuna giden her şeyi al; cebine para koy ve onları oraya büyükbabasının koyduğunu söyle.”
Bunları pek de iyi niyetle söylemiyordu ve Küçük Lord Fauntleroy yerine daha az sevecen ve daha soğuk kalpli bir çocuk olsaydı, büyük zarar görebilirdi. Cedric’in annesi de bir zarar geleceğini düşünmeyecek kadar naifti. Çocuklarını kaybetmiş, yalnız, mutsuz yaşlı bir adamın belki de onun küçük oğluna iyi davranmak, onun sevgi ve güvenini kazanmak istediğini düşündü. Ceddie’nin Bridget’a yardım edebileceği düşüncesinden de mutlu oldu. Oğlunun başına konan bu garip talihin ilk olarak ihtiyaç sahiplerine yardım etme imkânı doğurduğunu görünce sevindi. Genç, sevimli yüzüne renk geldi.
“Ah!” dedi. “Kont çok nazik; Cedric çok sevinecek! Bridget ve Michael’a çok düşkündür. Onlar değerli insanlar. Hep onlara daha fazla yardım edebilmek istemişimdir. Michael sağlığı yerinde olduğunda çok çalışkandır, ama uzun zamandır hasta ve pahalı ilaçlara, sıcak tutan kıyafetlere, besleyici yemeklere ihtiyacı var. Bridget ile ikisi kendilerine verilen şeyin kıymetini bilir.”
Bay Havisham ince elini göğüs cebine soktu ve geniş bir cüzdan çıkardı. Keskin hatlı yüzünde garip bir bakış vardı. Aslında torununun yerine getirilen ilk dileğini duyduğunda Dorincourt kontunun ne düşüneceğini geçiriyordu aklından. Aksi, dünya zevklerine düşkün, bencil, yaşlı bir asilzadenin bu durum hakkındaki düşüncelerini merak ediyordu.
“Farkında mısınız bilemiyorum ancak…” dedi, “Dorincourt kontu son derece zengindir. Her türlü şımarıklığı yerine getirmeye gücü yeter. Sanırım Lord Fauntleroy’un dilediğini yapmasından hoşnut olacaktır. Kendisini çağırabilirseniz, izninizle ona bu insanlar için beş sterlin vereceğim.”
“Bu yirmi beş dolar yapar!” diye haykırdı Bayan Errol. “Onlar için bir servet! Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum.”
“Gayet gerçek.” dedi Bay Havisham yavan gülümsemesiyle. “Oğlunuzun hayatında büyük değişiklikler oluyor, eline büyük bir güç geçecek.”
“Ah!” diye feryat etti annesi. “Öylesine küçük, o kadar küçük bir çocuk ki! Bu gücü doğru şekilde kullanmayı ona nasıl öğreteceğim? Bu beni biraz korkutuyor. Benim tatlı Ceddie’m!”
Avukat boğazını hafifçe temizledi. Onun kahverengi gözlerinde o hassas, ürkek bakışı görmek maddiyatçı, yaşlı, katı kalbine dokunmuştu.
“Sanıyorum ki hanımefendi…” dedi. “Lord Fauntleroy ile bu sabah yaptığım görüşmeden çıkardığım kadarıyla, müstakbel Dorincourt kontu kendileri kadar başkalarını da düşünecekler. Henüz küçük olabilir ancak zannımca güvenilir bir çocuk.”
Sonra annesi Cedric’e bakmak için çıkıp onu salona geri getirdi. Bay Havisham onun odaya girmeden önce söylediklerini duydu.
“Onunki ateşli romatizma.” diyordu. “Ve bu çok fena bir romatizma türü. Kira ödenemediği için üzgün ve Bridget üzüntünün ateşlenmeyi iyice artırdığını söylüyor. Pat’in üstüne başına giyecek bir şeyleri olsaydı dükkânın birinde iş bulabilirdi.”
İçeri girdiğinde küçük suratı endişeliydi. Bridget için çok üzülüyordu.
“Canımın içi beni çağırdığınızı söyledi.” dedi Bay Havisham’a. “Bridget ile konuşuyordum.”
Bay Havisham ona bir an baktı. Kendini biraz tuhaf ve kafası karışmış hissetti. Annesinin dediği gibi, o henüz küçük bir çocuktu.
“Dorincourt kontu…” diye başladı ve gayriihtiyari Bayan Errol’a baktı.
Küçük Lord Fauntleroy’un annesi birden oğlunun yanına diz çöküp narin kollarını onun çocuksu bedenine doladı.
“Ceddie!” dedi annesi. “Kont senin büyükbaban, yani babanın babası. Çok ama çok iyi bir adam ve seni çok seviyor, senin de onu sevmeni istiyor, çünkü bir zamanlar küçük olan oğulları ölmüş. Senin mutlu olmanı ve başka insanları mutlu etmeni istiyor. O çok zengin ve senin istediğin her şeye sahip olmanı arzu ediyor. Bay Havisham’a böyle söylemiş ve senin için ona bir sürü para vermiş. Bir kısmını şimdi Bridget’a verebilirsin; kiralarını ödeyecek ve Michael’a gerekenleri almaya yetecek kadarını. Bu harika, değil mi Ceddie? Büyükbaban çok iyi biri, değil mi?”
Sonra çocuğun heyecandan rengi canlanan yuvarlak yanaklarını öptü.
Bakışlarını annesinden Bay Havisham’a çevirdi.
“Şu anda alabilir miyim?” diye haykırdı. “Ona şimdi verebilir miyim? Gitmek üzere.”
Bay Havisham ona parayı verdi. Rulo yapılmış yeni, tertemiz bir paraydı.
Ceddie parayı alıp odadan fırladı.
“Bridget!” diye bağırdığını duydular mutfağa daldığında. “Bridget, bekle bir dakika! Al bu