AJAN HIZLIPATI. BUKET TAHMAZ SAVAS

Читать онлайн.
Название AJAN HIZLIPATI
Автор произведения BUKET TAHMAZ SAVAS
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 9789752120587



Скачать книгу

e…”

      Yazar Hakkında

      Temmuz aylarından birinde, üstelik güzel bir günde doğdum. Lise ve üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra içimden gelen sesi daha fazla bastıramayıp 2013 yılında “Yakin’e Yol” isimli ilk romanımı yazdım. Çocuklarla aramdaki bağı güçlendireceğine inandığım Ajan Hızlıpati kitabını yazmama ilham veren bir kedi, iki oğul ve kedi sever biri olan eşimle birlikte Bursa’da yaşıyorum…

      Ajan Hızlıpati, hazırlamakta olduğum serinin ilk kitabı. Çocukların zihinsel, düşünsel ve dilsel gelişimine katkı sağlamak adına, her kelimeyi özenle seçtim ve bilinçli olarak uzun cümleler kurdum. Ben birçok kişinin aksine çocukların yetişkinlerden daha zeki olduğuna inanıyorum. Ne dersiniz?..

      İlk Rapor

      Yüce Komutan Amir Mırlak,

      Ajan Akademisinde, evlere girmeyi başaran ajanların günlük olarak size rapor yazması ve ilk raporda kendini tanıtması gerektiği söylenmişti. Aldığım bu emir gereği, tüm ayrıntıları günlük raporlarımla size tek tek aktaracağım.

      Öncelikle size kendimi tanıtmalıyım. Ben; üstün zekâlı, son derece çevik, müthiş atak, fevkalade hızlı, üst düzey dikkat yeteneğine sahip, altıncı hissi çok kuvvetli, korkusuz ve cesur yürekli, gelmiş geçmiş en şirin kedi olan, eşi benzeri olmayan güzellikteki uzun ve tüylü tek kuyruğun sahibi, muhteşem sevimlilikte, beş aylık görünümlü ama aslında üç buçuk aylık olan, çok özel Ajan Hızlıpati.

      “Kutsal Görev” için eğitilip sahaya gönderilen yedi ajandan biriyim. Diğerleri maalesef bu görevi tamamlayamadı ve kendilerinden haber alınamıyor. Ben ise kıvrak zekâm, gösterdiğim yüksek sabır, şirinliğim, kuyruğum, korkusuzluğum ve cesaretim ile görevimin ilk adımını başarıyla tamamladım.

      Raporumu yazmaya başlamadan önce söylemeliyim ki; böyle büyük bir görevin kahramanı olduğum için çok heyecanlıyım Amirim. Ve bu görevi başarıyla yerine getirmek için gereken her şeyi yapacağım. Tüm emirlerinize itiraz etmeden uyacağım. Hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğim. Asla pes etmeyeceğim. Bıyıklarım ve kuyruğum üzerine yemin ederim.

      Görevim boyunca beni çok büyük zorluklar beklediğinin farkındayım. Ama ne olursa olsun gizli kimliğimi koruyacağım ve her gün yaşadıklarımı ve tespitlerimi raporlayacağım. Bu görevin sonunda elimizde insan ırkı ile ilgili çok ayrıntılı bir rapor olacak. Bu sayede insanlarla olan savaşımızda kazanan biz olacağız ve kedi dünyasının geleceği kurtulacak.

      Bu insanlık için küçük, ama kedi dünyamız için çok büyük bir adımmm mır, mır, mırr…

      Bu arada Amirim, akademiden size benim çok geveze, haylaz, aşırı derecede meraklı, kendini beğenmiş (özellikle kuyruğumu) olduğumu ve okuma yazmayı öğrendiğim hâlde sayı saymayı bir türlü öğrenemediğimi söyleyebilirler. Ama siz inanmayın onlara. Bunlar hep benim yeteneklerimi ve muhteşem kuyruğumu kıskananların uydurması.

      RAPOR a-2-1.dbx5

      Nihayet bugün, hedef gösterilen eve kendimi aldırmayı başardım. Kapılarındaki şirinlik çalışmalarım ve acı miyavlamalarım tam bir hafta sürdü. Dişi olan insan her akşam eve girmeden önce bana bakarak aynı cümleyi söylüyordu:

      “Ayyy! Ne tatlı şeysin sen böyle!”

      Tabii ben henüz insancayı öğrenemediğim için ne demek istediğini anlamıyorum Amirim. Dil uzmanlarımızın çözmesi için raporuma duyduğum her şeyi kelimesi kelimesine yazıyorum. Bu arada, umarım bilim insanlarımız DAÇ’ı, yani “Dil Anlama Çipi” projesini bir an önce sonuçlandırabilirler. Böyle yabancı dil bilmeden anlaşmak çok zor oluyor. Söyledikleri hiçbir kelimeyi anlamıyorum. Acaba onlar beni anlayabiliyor mu?

      Saçmalama Hızlıpati! Tabii ki anlıyorlardır. İnsanlar kedilerden daha gelişmiş. Kim bilir neleri başaran çipleri var? Bir kitapta okumuştum. Onların bir sürü bilim insanı varmış. O bilim insanlarının içinde de İsviçreli olanlar varmış, çok ünlülermiş ve her şeye çözüm buluyorlarmış.

      “İsviçreli” ne demek acaba? Böyle “soslu” veya “mavili” ya da “neşeli” gibi bir şey mi? Tamam Amirim asıl konuya dönüyorum…

      Dişi insan, garip garip kelimeler söyledikten sonra kapının önüne yemek ve su koydu. Miyavlamaktan çok yorgun düştüğüm için hepsini bir çırpıda yalayıp yuttum. Sonra da gizli görevim için tekrar kapılarında miyavlamaya başladım. Bu arada erkek olan insan geldi. Evine girerken bana baktı ama dişi olanı gibi garip sesler çıkarmadı. Bakışları sertti. Hatta haşindi. Hatta hatta tehditkârdı. Ben de ona baktım. Üstelik bakarken kulaklarımı geriye yatırıp gözlerimi kıstım. Benim de bakışlarım tehditkârdı. Benden şüpheleniyor olabilir. Çok daha dikkatli olmalıyım.

      Bir hafta boyunca her akşam aynı şeyleri yaşadıktan sonra bugün dişi ile erkek insan birlikte eve geldiler. Dişi olan bana bakıp erkek olana, “Hayatım, artık alalım bu tatlı şeyi. Bak, yavru daha. Hem çocuklar da çok istiyor.” dedi.

      Erkek olan da, “Alalım aşkım.” diyerek cevap verdi. Bu cümlelerden de bir şey anlamadım, ama içinde geçen bir kelime hemen beni alarma geçirdi:

      “ÇOCUK!”

      Ajanın El Kitabı 5. Madde: “Çocuk” kelimesini duyduğunuz yerden kaçın!

      Kaçmamız isteniyorsa, bu “çocuk” denen şey çok tehlikeli olmalıydı. Eyvah, dedim. Başımı son bir miyavlamayla önüme eğip yavaşça geriye döndürdüm ve arkama baktım. Aklımda kaçma, vazgeçme düşüncesi vardı. 5. Madde çok açık ve net bir emirdi. Eve girmeye bu kadar yaklaşmışken nasıl kaçardım? Kaçmamalıydım. Bu görevi daha önce hiçbir kedi ajan tamamlayamamıştı. Hepsi evlere girmeyi ve o evlerde kısa bir süre kalmayı başarmıştı. Ama sonra birden raporları kesilmiş ve bir daha hiçbirinden haber alınamamıştı. Hatta bazıları ilk raporlarını bile gönderememişti. Hâlâ onların başlarına neler geldiğini merak ediyorum Amirim. Özellikle de dostum Ajan Benek’i…

      Bütün kayıp ajanlarımız için bunu yapmalıydım. Kedi dünyasının geleceği için bu görevi tamamlamalıydım. Bu düşüncelerle arkama baktığım sırada dişi olan beni tutup kucağına aldı. Ensemden tuttuğu için hareket edemiyordum. Bu hamleyi beklemediğim için birden panikledim ve gözlerimi kapattım.

      “Eyvah! Ajan olduğumu anladılar!”

      Yoksa az önce sesli mi düşünmüştüm? Hiii, kediler aşkına! Ajan olduğumu ben kendim söyledim onlara! Eyvahlar olsun! Eğer dilimizi anlıyorlarsa sonum gelmişti.

      Nasıl böyle bir hata yaparsın Ajan Hızlıpati?

      Evet, nasıl böyle bir hata yaparım?

      Bu kadar önemli bir görev için çok daha dikkatli olmalıydın!

      Evet, daha dikkatli olmalıydım. Görevimi başlamadan bitirdim ne yazık ki. Bir dakika! Kendi kendime mi konuşuyorum, yoksa burada benimle konuşan başka biri mi var? Kendime bu düşüncelerle kızarken dişi olan beni yere bıraktı. Gözlerimi yavaşça açtım. Evet! Başarmıştım! Artık evlerindeydim. Demek ki anlamamışlardı ne söylediğimi.

      Dişi olana yaklaşıp boynumu ve başımı bacağına sürttüm. Bu, ona teşekkür ettiğimin göstergesiydi. Ardından kafamı yukarıya kaldırıp şirin bir bakış attım. Yan gözle de erkek olan insana baktım. Bana hiç iyi bakmıyor.

      Bu şirinlik gösterime karşılık dişi olan, “Ayyy, kıyamam sana ben. Çok tatlısın, miniksin, şirinsin ve harika bir kuyruğun var!” dedi.

      Ne dediklerini anlamıyorum ama yüz ifadelerinden