Muhteşem Ressam. James Arthur Anderson

Читать онлайн.
Название Muhteşem Ressam
Автор произведения James Arthur Anderson
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 9786057605658



Скачать книгу

adam bir an Verrocchio’nun bu gülümsemenin ardındaki sırrı bilip bilmediğini merak etti. Belki de Kral Davut’un bu gülüşünü müşterileri arasındaki asil bir Floransalı gençten esinlenerek yerleştirmişti. Sonra dikkati tekrar heykele döndü. Baktıkça kendisi de dik durarak kaşlarını hafifçe kaldırmaya başladı ve özgüvenle gülümsedi.

      Dördüncü Bölüm

      Bir Meleğin Kanatları Üzerine

      Aradan dokuz ay geçti. Dürüst ve nazik Piero de’ Medici göğe yükselerek huzura kavuşmuştu. Oğulları Lorenzo ve Giuliano onun işlerini devralmışlardı.

      Piero de’ Medici damla hastalığından ölmüştü ve bu dünyada Andrea Verrocchio’nun hazırlayacağı tabutu, diğer dünyada ise onur tacını ve zaferini bekliyordu. Bu sırada Tommasso Soderini ve diğer hükümet görevlileri, Lorenzo ve kardeşi Giuliano’dan gerçekte var olmayan hükümet kurumları adına makamsız yöneticiler olarak çalışmalarını talep etmişlerdi.

      Verrocchio’nun atölyesi iş uğultusuyla doluydu. Dışarıdaki çalışma alanında Francesco di Simone ve çırakları katedral için hazırladıkları büyük top üzerinde çalışıyor, topun en hafif fakat en güçlü halini yakalamak için dökümlüyor, kalıp dolduruyor, şekil veriyor ve perçinliyorlardı. Bir çırak, Piero de’ Medici’nin lahit parçası haline gelecek kırmızı bir mermeri kabaca yontuyordu.

      Ortadaki çalışma alanında iki çırak, kilden bir niş üzerindeki çalışmalarını bitiriyordu. En başta yalnızca bir figürü sığdıracak şekilde yapılmasına rağmen nişin içine hem İsa’nın hem de Aziz Thomas’ın koyulması istenmişti. Bu problemi çözmek için Andrea, çırakların şimdi üzerinde çalıştığı nişi, Or. San Michele’nin duvarındaki bir nişten esinlenerek tasarlamıştı. Öte yanda ise bir gümüşçü, Sala dell’ Audienza için Signoria tarafından sipariş edilen büyük şamdanın küçük bir detayı üzerine dikkatle odaklanmış halde çalışıyordu.

      İçerideki çalışma alanında Andrea, Santa Maria del Fiore’nin kubbesini taçlandıracak topun çizimleriyle dolu bir masanın başında oturuyordu. Bu altın yaldızlı metal top, rasgele şekilde yapılıp kubbeye bir parça zencefil gibi yapıştırılamazdı. İçi boş olmalıydı ki girenler geçebilsin. Hafif olmalıydı ki kubbeyi ağırlığıyla ezmesin. Ayrıca öyle güçlü olmalıydı ki Arno’dan esen batı rüzgârına, Monte Oliveto’dan esen güney rüzgârına, Fiesole’den esen doğu rüzgârına ve Apennines boyunca gürleyen kuzey rüzgârına karşı ayakta durabilsin.

      Leonardo, Andrea Verrocchio’nun Monte Oliveto rahipleri için çizdiği Beşaret eskizini önündeki panele kopyalıyordu.

      “Fakat ustam,” dedi başını tuhaf bir utangaçlık ve özgüven karışımıyla kaldırarak. “Sizin bu meleğiniz asla uçamaz!”

      “Ha?” diye homurdandı Verrocchio. Dikkati hâlâ önündeki top tasarımlarındaydı.

      “Çiziminizde meleğin kanatları, vücudunun ağırlığını taşımaya yetecek kadar büyük değil,” dedi genç adam.

      Usta sandalyesinde döndü. “Tanrım! Meleklerin Giotto’nun çan kulesinin etrafında güvercinler gibi kanat çırpıp durduğunu mu düşünüyorsun?”

      “Hayır,” diye yanıtladı Leonardo omuz silkerek. “Elbette hayır! Hatta bir meleği hiç kanatları olmadan da çizebiliriz.”

      “Öyleyse ne istiyorsun?” diye kızgınlıkla karşılık verdi Verrocchio. “Meleğimin nesi yanlış? Açıkça konuş, tamamen izin veriyorum!”

      “Ustam,” dedi genç adam, “Soldan’ın Messer Piero de’ Medici’ye gönderdiği devekuşuna hiç dikkatle baktınız mı?”

      “Baktım,” dedi Verrocchio başını sallayarak.

      “İşte,” dedi Leonardo ciddi bir tavırla, “sizin meleğiniz kıpırdayacak olursa, boynunu uzatır, kanatlarını iyice açar ve hızla koşmaya başlar!”

      “Yüce Tanrım!” diye haykırdı Verrocchio, kahkahadan sarsılmamak için belinin iki yanını tutarak. “Gerçek bir eleştirmen!” Sonra ayağa kalkarak şövalenin arkasında duran çizimi eline aldı ve bir yandan kıkırdayarak bir yandan da başını sallayarak kendi çizdiği resmi incelemeye başladı.

      “Şimdi,” dedi nihayet omuzlarını geri atarak. “Sen meleğine nasıl kanatlar çizerdin göster bakalım.”

      Elinde tuttuğu kömür kalemin birkaç darbesiyle Leonardo, vücudun ağırlığını destekleyecek şekilde geniş ve güçlü kanatlar çizdi. Üstelik bu kanatları, Monte Albano’da izlediği kuşların kanatlarına çok benzemeyecek şekilde çizdi.

      “Güzel,” diye mırıldandı usta. “Şimdi, tasarımımda yapmak istediğin diğer değişiklikleri göster bana.”

      Kömür kalem tekrar küçük panelin beyaz yüzeyinde hareket etti. Verrocchio’nun çiziminden daha yüksek bir perspektife sahip bir eskiz ortaya çıktı. Genç adamın eli, önceden çizdiği, diz çökmekte olan Meryem Ana’ya yaklaşınca duraksadı.

      “Ustam,” dedi. “Evin duvarını çizmeliyim ki Kutsal Anne’mize bir arka plan olsun.”

      Bu şekilde evin bitmesi gerektiği yere hafif bir düz çizgi çekti.

      “Kumaşın düşüş açısını yeni çizdiğin perspektife uydurmak için yeniden çizmelisin tabii,” diye belirtti Verrocchio.

      “Çalışmaya bu öğleden sonra başlarım!” diye cevapladı Leonardo, bahçenin alçak duvarını belirginleştirmeye başlayarak.

      Birkaç dakika boyunca Andrea öğrencisini izledi. Sonra yerine oturarak “Leonardo,” dedi. “Her zaman asistanlarıma öğrettiğim şeyi uygulamaya başladın.”

      Genç adam tamamen dikkat kesildi.

      “Şimdiye kadar,” diye devam etti usta, “sana perspektif çalışmanı ya da bir örnekten bakarak çizmeni veya benim çizimlerimi kopyalamanı söyledim. Ama asistanlarıma bir iş verdiğimde, benim çalışmamı bir tema olarak kabul edip detayları kendi çalışmalarına göre eklemelerini söylerim. Eğer bir asistan iyiyse, kendi kararlarını verip yargısını ortaya koyabilmeli.”

      “Tista’nın Monte Oliveto Manastırı için Beşaret tablosunu çizdiği gibi mi?” diye sordu Leonardo.

      “Aynen öyle!” dedi usta. Sonra dudağını ısırdı ve bir mecaz bulmaya çalıştı. “Eğer müşterilerim bir bardak şarap sipariş ederse, Verrocchio’nun artıklarının suyla karıştırılıp Verrocchio’nun kendi içtiği kirli bardakta servis edilmesini mi istemiş oluyorlar? Elbette hayır!”

      “Bu yüzden,” diye karşılık verdi genç adam, kaşlarını hafifçe kaldırıp filozofça gülümseyerek, “siz de siparişi Tista’ya yönlendiriyorsunuz.”

      “Ben Tista’ya müşterinin istediğini gösteriyorum, o da siparişi temiz bir bardağa koyuyor. Elbette Tista’nın şarabı Verrocchio’nun yıllanmış şarabı kadar lezzetli değil, ama yine de bardak temiz ve şarap taze!”

      “Ayrıca,” diye ekledi Leonardo, “Sandro Botticelli’nin dediği gibi, ustasının işini taklit eden kişi, ustanın marifetlerini taklit eder ve kusurlarını büyütür.”

      “Yine de,” diye düzeltti Verrocchio, “tüm ressamlar kendilerinden önce gelenlerden öğrenmelidir. Yoksa herkes her şeye kendi başına ve en baştan başlamak zorunda olurdu.”

      Ustasının, onun çizdiği resme baktığının bilincinde olan Leonardo, biraz ustası biraz