Gökçeyayla. Hasan Kallimci

Читать онлайн.
Название Gökçeyayla
Автор произведения Hasan Kallimci
Жанр
Серия
Издательство
Год выпуска 0
isbn 978-625-6981-91-1



Скачать книгу

Cel avruv

      Kanser: Eşek gummos, Gummos siğil

      Hayvan hastalıklarından bazılarına da şu adlar verilir:

      Şap: Silegey

      Kelebek: Kurtbavur

      Yanıkara: Talak

      Köye su, kapalı ve sağlıklı arklarda getirilmiştir. Tam beslenememe ve hayvan gübrelerinin ortalarda bulundurulması sağlık açısından yaşanan olumsuzluklardır. Temiz hava ve suyun iyi olması sağlık açısından artılardır.

      Köy, ilin merkez köylerindendir. 1970 yılı sayımına göre 782 kişidir. Bunların 431’i kadın, 351’i erkektir.

      Yayla için Yaz mevsiminde bir iki ay için köyden ayrılmalar yaşanır. Sebebi geçim zorluğudur, işsizliktir. Daha çok İzmir’in gecekondu semtlerine gidilir. Afyon’a, Eskişehir’e, Çifteler’e çalışmaya gidenler olduğu gibi Amerika’ya gidip yerleşenler de vardır.

      Ortalama her evde altı çocuk bulunmaktadır.

      Köy Yönetimi ve Siyaset: Muhtar ve azalar, üç sınıflı ilkokul mezunudurlar. Muhtarın aylık ücreti 200, bekçinin seneliği 1400, imamın seneliği 2000 liradır. Bu heyet, 1968 yılından bu yana görev başındadır.

      Muhtar: Şevket Dombaycı

      Aza: Basri Kaplan

      Aza: İbrahim Bıçaksız

      Diğer iki asıl aza istifa etmiş olup yerine yenileri getirilmemiştir. Muhtar ve azaların görülen işlerinden biri camiye hoparlör taktırmış olmalarıdır. Diğeri de Bolvadin arazisi içinde bulunan ve son Osmanlı padişahının emriyle köy halkına verilen miri çayırını ortağa vererek arpa ektirmeleri ve parayı da bankaya yatırmalarıdır. Orman yangınlarının söndürülmesi, resmi duyuruların köylüye iletilmesi ve hastalıklarla mücadele de görevleri arasındadır. Ayrıca köyün bulunduğu yerden başka bir yere taşınması için uğraşılmıştır. Muhtar ve heyet Adalet Partilidir, muhtar Adalet Partisi delegesidir.

      Gökçeyayla halkı meselelerle ilgilidir ve ilgisi körükörüne parti bağlılığı şeklindedir. Bu sebeple kırgınlıklar, bölünmeler yaşanmaktadır. Köy kalkınmasına mani sebepler arasında bu durum da vardır.

      1969 seçimlerinde partilerin aldığı oy miktarları şöyledir:

      Adalet Partisi: 84

      Milliyetçi Hareket Partisi: 34

      Güven Partisi: 32

      Cumhuriyet Halk Partisi: 27

      İşçi Partisi: 17

      DOĞUM VE ÖLÜM ÂDETLERİ

      Köyde bir ebe (Okul müdürünün eşidir.) mevcut olduğu hâlde, köylüler doğumlarda onu çağırmamaktadır. İhtiyar bir kadına ebelik yaptırmaktadırlar. Doğan çocuk erkek olursa sevinç daha fazladır, tabii bu durum aileden aileye değişir. Çocuğun doğduğu, çocuğun amcası, ninesi gibi yakınlarına müjdelenir. Bebek önce bezlere sarılır ve annesinin yanına yatırılır. İki üç gün sonra beşiğe koyma merasimi yapılır. Ev halkı, maddi durumuna göre, bir hayvan keserek veya bişi yaparak ikram eder. Çocuğun yakınları, akrabalık derecesine göre kumaş, sabun vb. hediyeler getirirler. Çocuk kırk gün, annenin “kırkı çıkıncaya kadar” dışarıya çıkarılmaz.

      Ölüm vuku bulunca camiden salâ verdirilir. Ölen çocuk ise salâ kısa, büyük ise uzun verilir. Cenaze evine önce yakınları gider. Ev halkının üzüntüsü paylaşılır. Birbirlerine düşman olsalar dahi böyle durumda başsağlığına gidilir. Cenaze evindeki bütün işler, birkaç günlüğüne gelinle görülür. “El kızıdır, acıya daha çok dayanır.” gibi düşünülür. İlk ziyaretten sonra yakınlık derecesine göre bişi, hıçın, meyve, vb. götürülür. Hediye götürülmesi üç günle sınırlıdır. Bu zaman içinde cenaze evinde yemek pişirilmez. Götürülen yemeklere “kayğı aş” denir. “Kişinin, ölüm anında, ayak bileğine kadar canı alınırken kanı akmıştır; biz görmesek de vardır.” inancıyla bu âdet sürdürülür.

      Ölüyü, yardımcılarla birlikte altı kişi yıkar. Erkek ölüyü erkekler, kadın ölüyü kadınlar yıkar. Kefenledikten sonra bir kilime sararlar. Ölü yıkanıp bittiğinde bir miktar altın veya gümüşle günah alma (devir) denilen okumalar yapılır. Cenaze “sal ağaç”a konur, mezarlığa kadar elde taşınarak götürülür. Cenaze namazı mezarlıkta kılınır. Mezar önceden hazırlanmıştır. Cenaze defnedildikten sonra mezar toprağına, ölünün göbeğinin hizasının bulunduğu yere su dökülür. Hoca talkın verir. Bu arada suyun ölen kişin göbeğine damladığına, irkilip kafasını tahtaya vurduğunda öldüğünü anladığına ve o anda sorgu meleklerinin geldiğine inanılır.

      Cenaze defnedildikten sonraki bir hafta içinde, cami cemaati, bir hafta boyunca sabahları o kişi için dua eder. Ayrıca cenaze evine akşamları gelerek Kur’an okurlar. Elli ikinci gece ölü evi, yaşlılara ve Kur’an okumasını bilenlere kibrit dağıtarak kemik duası okuturlar. O gecede ölünün kemiklerinin birbirinden ayrıldığına inanılır.

      Ölü küçük çocuk ise anne ve babası, büyüklerin yanında ağlamazlar, ayıplanır. Çocuğa devir ve kemik duası yapılmaz. Maddi duruma göre cenazenin arkasından mevlit okutulur.

      TOPLANTI OYUNLARI

      Şap şap: Daha çok toyda, dinlenme anlarında, süygenlerin (sevgililerin) birbirleriyle yaptıkları, oyun şeklinde bir şakadır. Bir genç ortaya çıkar, yanına topluluktan bir başka genci çağırarak onun eline vurur ve kenara çekilerek oturur. Ortada kalan kişi bir başkasını çağırır ve onun eline vurarak oturur. Oyun böylece devam eder. Oyun sonlandırılmak istenirse, ortada kalan en son kişi, vurulan elini cebine sokar veya duvara vurur.

      Kim urdu: Oyuncular, kız-erkek karışık ve yalnız erkekler veya yalnız kızlar şeklinde de oynanabilir. Oyuncular on-on beş kişi veya daha az olabilir. Bir genç ebe seçilerek orta yere diz üstü oturur ve öne doğru iyice eğilir. Diğerlerinden biri sırtına vurur. Oyuncular, “Kim vurdu?” diye sorarlar. Ortadaki kişi kimin vurduğunu bilirse, adı bilinen genç ebe olur. Bilemezse, oyun ortada yatan kişinin ebeliği ile devam eder.

      Cüzük oyun: Sayıları beş-on beş arası değişen gençler daire şeklinde otururlar. Kız-erkek karışık oynandığı gibi yalnız erkekler veya yalnız kızlar tarafından da oynanabilir. Ortaya bir genç çıkar. Elinde tuttuğu yüzüğü sırasıyla herkesin avucuna yüzüğü bırakıyor gibi yapar. Gençler, ellerini, yüzük tutuyormuş gibi yumarlar. Ortadaki genç, dairedeki oyunculardan birini çağırarak eline vurarak oturur. Ortaya çıkarılan oyuncu, yüzüğün kimde olduğunu bulmaya çalışır. Bilemezse, şüphelendiği birini çağırarak eline vurur ve yerine oturur. Onun yerine yüzüğün kimde olduğunu o oyuncu bilmeye çalışır. Yüzüğü bulan, tekrar oyunu başlatır, yüzüğü avuçlara bırakıyormuş gibi yaparak oyunu sürdürür.

      Ayak oyun: İnsan başına geçebilecek şekilde bir cavak4 ile oynanır. Oyuncular erkek-kız karışıktır. Oyunda herkes eş olur. Ekseriyetle gençler süygenleri ile eşleşirler. Bir genç, cavağı, bir başka gencin kafasına, acıtacak şekilde geçirir. Başına cavak geçirilen gencin eşi onu çıkararak başkasının başına geçirir. Oyun böyle devam eder. Dalgınlık yapan eşler oyundan çıkarılır. Oyun böyle devam eder.

      KARAÇAYLARDA DÜĞÜN

      -Gökçeyayla köyünden olup aynı köyde öğretmenlik yapan Bay-çoralar’dan Meryem KAYA’dan tespit edilmiştir.-

Kaçuv (Kaçma)

      Akrabayla



<p>4</p>

Bir çanak veya tas ile oynandığı için bu oyuna “Ayak Oyun” adı verilmiştir. Cavak, bu oyunda başa geçirilen çanak veya tasın adıdır.