Sel Yayıncılık

Все книги издательства Sel Yayıncılık


    Göçenlerin Ardı Kapı Duvar

    Ferhat Eroğlu

    "Ferhat Eroğlu, ilk öykü kitabı Göçenlerin Ardı Kapı Duvar'da, yaşamları tarihin sayfalarına geçmeyen, kayboluşlarının izi dahi bulunmayan karakterlerin peşinde dolaştırıyor okuru. '90 sonrası Türkiye'sinde, Ankara'nın varoşlarında, şehrin bağırsaklarında geçen bu öyküler, yazarın tarihçi yönünün de etkisiyle, tarihe ve yaşadığımız topraklara farklı aynalar tutuyor. «„Ne yaşadıkları acı hayat hakkıyla anlaşılabildi, ne ölümleriyle ilgili tutulan evraklar önemsendi, ne de arkalarında palamut çarşafından gayri evrak-ı metruke kaldı.“»"

    Hapishane Çağı - Kapatılan İnsan

    Işık Ergüden

    "Tıpkı okul ve kışla gibi, muktedirin ideolojik yapısını bütün çıplaklığıyla yansıttığı hapishane, yukarıdan aşağı örgütlenen toplumsal şiddetin hem bir parçası hem de yeniden üreticisidir. Suç ve suçlu kavramı yüzyıllar içerisinde değişmişse de"«içerdeki»" her zaman siyasal iktidarın düşman bellediği kesim ve sınıflar olmuştur. «„Suç“»un kendisini oluşturan faktörleri sorgulamadan normalleştirilen «„suçlu'yu ne yapacağız“» sorusu ise iktidara, günü geldiğinde herhangi birimizi suçlu ilan edebilecek bir meşruiyet sağlar. Üstelik insanı, belirli bir mekâna kapatarak «„tedavi“» ya da «„ıslah“» edeceğini iddia edenlerin «„suç“»larını da ortadan kaldırır. Cezaevlerinin tarihi şiddet ve baskı kadar direnişin de tarihidir. Işık Ergüden, koşulların iyileştirilmesi, somut taleplerin karşılanması, hak ihlallerinin azaltılması için verilen mücadeleleri elbette yadsımadan, hapishane ve kapatılma kavramının kendisini, hapishanesiz bir toplumu düşünmeye; sistemin medya ve teknoloji dahil bütün aygıtlarıyla «„dışarıda“» kapattığı insanı bir kez daha dört duvarın arkasına, görünmezliğe, hem insana hem de insansızlığa mahkûm etmenin insanlıkdışılığını sorgulamaya çağırıyor. Hapishaneye giren insan tipolojisinin giderek daha geniş bir yelpazeye yayıldığı, neyle suçlandığını bile bilmeyen insanların yıllarca hapis yatabildiği, hukuk sisteminin yerini açıkça bir intikam ve rehine sistemine bıraktığı günümüzde hepimizin ihtiyacı olan bir sorgulama…"

    Hayaller ve Sokaklar

    Mehmet Güreli

    "Mehmet Güreli'nin öyküleri, Çetin Altan'ın deyişiyle, «„modern deneme“»ler aslında. Bilginin derinliklerinden hayal gücünün enginlerine açılan, hiçbir kalıba sığmayan özgün metinler. ""Geleceğin habercisi"" Boris'in, tarihin, edebiyatın ve sanatın sınırlarını zorlamaya adadığı yaşamı, gittikçe bu kavramlarla bütünleşiyor, Boris tarihin potasında, bütün eğrileri ve doğrularıyla dünyaya karışıyor. Sibel, Cemil ve diğerleri ise onun izini süren -belki de açtığı yoldan ilerleyen- neredeyse onu kaybetmek kadar bulmak konusunda da kaygılı, Boris gölgeleri adeta. Hayaller ve Sokaklar da hayatın içinden yansıyan, sanat ve felsefeyle harmanlanmış, birçok kişinin kendisinden izler bulacağı öyküler toplamı. Aynı zamanda dünyaya pek çok yazarın, yönetmenin ve felsefecinin gözünden bakmayı sağlayan, bir anlamda aynanın arkasına geçiren bir kitap."

    İnziva Burçları

    Enis Batur

    "İnziva Burçları'nın altbaşlığında «„quartet“» yazıyor: «„Bir Varmış Bir Okmuş“» + «„Plati“» + «„Mekik“» + «„Sır“» dörtlüsü, bir toz bulutu mahşerinde yaşamaya diklenerek dikkatle geri çekilmeyi seçmenin ufuk çizgisini tarıyor – burçların arkasında korunası değerlerimiz var. Bir meydan, bir ada, bir tımarhane hücresi, bir dağbaşında kayıt stüdyosu: Zorunlu ile gönüllü arası inziva halleri üzerine seferi metinler. Kişi, kendisini kuşatan kem dünyaya mesafe koyabilir mi?"

    Kader Kuyusu

    Mehmed Uzun

    "Yazar, dilbilimci ve siyasetçi Celadet Ali Bedirhan'ın İstanbul'daki elit yaşamından, büyük sürgünün ardından yoksulluk içinde geçen ölüm yıllarına dek süren uzun bir dönemi konu edinen Kader Kuyusu'nda Mehmed Uzun, ömrünün çoğunu sürgünde geçirmek zorunda kalmış Kürt aydınlarının yaşamlarına ışık tutan fotoğrafların izleğinde benzersiz bir nehir romana imza atıyor. Üst zümrenin şehirli pratikleri, entelektüel ve kozmopolit ilişkiler, dünya savaşları ve Büyük Buhran'ın Ortadoğu'daki tezahürlerinin yanı sıra, acı, yoksulluk, sıla hasreti, burukluk ve özlem yüklü yaşamlar, bir kuyu metaforuyla biçimlendirilip gerçekçi bir dil ve modern bir üslupta hayat buluyor. Kürt edebiyatının ulu çınarı Mehmed Uzun, Kürtlerin özgürlük mücadelesini, yenilgileri, yalnızlığı ve çaresizliklerini tüm çarpıcılığıyla resmediyor…"

    Kara Mizah Antolojisi

    Enis Batur

    "Gülünecek bir şey yok, oysa gülüyoruz. Üstelik: Gülüyoruz, ama canımızı acıtıyor gülmek. Bütün renklerden gülüyoruz, bir de siyah, simsiyah bir gülüşümüz var. André Breton, Kara Mizahı «„aydın kişinin teklüksü“» sayıyor. Hayatında başka hiçbir lükse yer açmamış insanlar için bu sert, amansız söz yağmuru önemli bir sığınak. Enis Batur'un hazırladığı, Dünya Edebiyatından ve Türk Edebiyatından en gözüpek örnekleri bir araya getiren Kara Mizah Antolojisi, yıllara meydan okuyan bir kaynak. Kara Mizah: Kanlı bir kristal."

    Karganâme

    Enis Batur

    "Bak, diyor karga, gak diyor şairler."

    Kediler Krallara Bakabilir

    Enis Batur

    "Enis Batur'un «„Özel Ansiklopedisi“»nin bu ilk kitabı, 1990'da yayımlandığından bu yana tiryakilerini yaratmış bir deneme toplamı: Aşk, Okul, Tütün, Kütüphane, Brigitte Bardot, Kediseven Sokağı, Balkon, Asansör, Gaudi, Eldiven gibi pek çok konu başlığına öznel, lirik, yer yer cüretkâr bir bakışla eğiliyor Enis Batur. Bu beşinci, kesinleştirilmiş basımda, Sami Hazinses'ten Ölüm İlânları'na, Walter Benjamin'den Erkek Takıları'na yeni parçalar da yer alıyor."

    Kemikler

    Cem Uğur

    "Yıl 1993. Dersim'in bir köyünde, ülkenin boğucu atmosferinde akan hayat, topraktan çıkan sahipsiz kemiklerle ve artık radyo haberlerinden ibaret olmayan savaşın evlerin önüne kadar gelmesiyle sarsılır. Boşaltılan köylerin, gözaltıların, kayıpların ve zorunlu göçün yıkıcı etkilerine maruz kalan herkesin hayatı kökünden değişir. Yıl 2014. «„Şimdi İtiraf Zamanı“» başlıklı bir gazete haberinin dört kişinin hayatında yarattığı etki çocukluğun, büyümenin ve savrulmanın olduğu kadar bir dönemin karanlıklarına da ışık tutar. Tutulamayan bir yasın nasıl taşlaşıp ağırlaştığı, hayatı nasıl zehirlediği dört karakterin ağzından somutlaşırken, belki biraz uzağımızdaki «„faili meçhul“» kavramı aynı şekilde canlanıp yanımıza sokulur. Sahipsiz kemikler ise bulunacakları güne kadar bu toprakların her daim karnında ve ezberindedir. Bu satırlar yazılırken de okunurken de kayıplarının akıbetini ve hesabını soranların eylemleri devam ediyor. Hayat da…"

    Kim Nasıl Ölüyor?

    Эмиль Золя

    Zola'nın keskin kaleminden,paranın ve gücün egemen olduğu bir dünyada aristokrat, burjuva, esnaf, işçi ve köylü ailelerin ölüm döşeği, cenaze töreni ve yas sahneleri… Eşitsizliğin son nefeste bile hissedildiği 1883 tarihli beş özlü tablo, beş kısa öykü…