Название | Kelt Mitolojisi |
---|---|
Автор произведения | John Arnott MacCulloch |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 9786258361247 |
Ölümcül şekilde yaralanmış olanlar, Diancecht ve çocuklarının büyü söylediği ya da şifalı otlar koyduğu bir kuyuya yerleştirildi ve böylece bütün oldular. Fomorlar, bu şeylerin nedenini bulması için Bres ile Brig’in (Dagda’nın kızı) oğlu Ruadan’ı gönderdiler ve Ruadan ikinci defa ilahi zanaatkârlardan birini öldürmeye gönderildi. Ruadan, sihirli mızraklardan birini aldı ve Goibniu’yu yaraladı. Goibniu, Ruadan’ı öldürüp şifa kuyusuna girdi. Brig ise İrlanda’da duyulan ilk ölüm ağıtıyla oğlunun yasını tuttu. Burada, çoğu zaman olduğu gibi, yas ilahilerinin ve rünlerin kökeni tanrılara atfedilmektedir.
Savaştan önce Lug muhafızlarından kaçtı. Bir gözü kapalı tek ayağı üzerinde onların etrafında döndü ve korunmaları için bir büyü söyleyerek orduyu yüreklendirdi (barbar hekimlerin bu davranışı muhtemelen toplanma anlamına gelir). Sonra muharebe gerçekleşti; “nehir, kıpkırmızı bir şekilde düşman cesetleri içinde aktı.” Nuada ve Macha, Keltler tarafından çok korkulan kem gözlere sahip veya nazarın kişileştirildiği Balor tarafından öldürüldü. Bir keresinde babasının Druidleri sihirli iksirler hazırlarken dumanlar gözüne zehirli bir güç verdi ve dört kişi, yalnızca hiçbir ordunun karşı koyamayacağı savaş alanında onun göz kapağını kaldırdı. Lug ortaya çıkınca Balor göz kapağının kaldırılmasını istedi, ancak Lug gözüne bir taş attı, böylece taş kafasından geçerek adamlarından bazılarını yok etti. Bu olay hakkındaki bir halk şarkısında, Balor’un başı Lug tarafından kesilir, ancak ondan başını kendi başına koyup kutsamasını ister. Neyse ki Lug başı bir fındık ağacının üzerine koyunca kafadan zehir akar. Zehir fındık ağacını ikiye böler. Bu ağaç, uzun yıllar akbabaların ve kuzgunların meskeni olur. Ancak bir gün köklerinden çıkan zehirli bir buhar birçok işçiyi öldürüp yaraladığında, Manannan kökünü kurutturur. Luchta, bu ağacın ahşabından Manannan için bir kalkan yapar ve bu, Erin’deki en ünlü kalkanlardan birisi olur. Bu kalkan savaşta dokunulmazdır ve her zaman düşmanlarını bozguna uğratır. Sonunda Fionn’un kalkanı olur.
Savaş tanrıçası Morrígan, orduyu yüreklendirmek için sihirli bir rün söyler ve Ogma ile Indech teke tek bir çarpışmada yenilince savaş Fomorlar için bir bozguna dönüşür. Bres, Lug ve diğerleri tarafından korumasız bulunur ve hayatı için üç teklif sunar. Bunlardan ikisi (İrlanda ineği her zaman süt üretecek ve mısır her üç ayda bir hasat edilecek) reddedilir. Bununla birlikte Erin’in adamlarına nasıl sürüleceğini, ekileceğini ve biçileceğini öğretirse canının bağışlanacağı söylenir. Bres bunların hep salı günleri yapılması gerektiğini söyleyince serbest bırakılır. Başka bir anlatımda dört Fomor mısır, süt, meyve ve deniz ürünlerini mahvederek kaçar; ama Kasım Arifesinde (Samhain) bir daha talan yapamasınlar diye Bodb, Midir, Oengus ve Morrígan tarafından kovulurlar. Bu, Fomorların felaket güçleri olarak algıladıklarına işaret eder. Bres’inki, onların daha ziyade Kelt öncesi bereket tanrıları olduklarını düşündürür.
Keltlerin taptığı silahların ve müzik aletlerinin sihirli güçlerini ortaya koyan iki ilginç olay bu noktada gerçekleşir. Ogma, savaş tanrısı Tethra’nın kılıcını ele geçirir. Kılıç kınından çıkınca, o günlerde kılıçlarla gelenek olduğu üzere, yaptığı işleri anlatır. Zira Hıristiyan derleyicinin de eklediği gibi, “şeytanların silahlar vasıtasıyla konuşmalarının nedeni, o zamanlar silahlara tapılması ve silahların koruma görevi görmesiydi.” Diğer olay, Dagda’nın arpının nasıl götürüldüğünü ve Lug, Ogma ve Dagda tarafından Bres ve arkadaşlarının bulunduğu evde nasıl bulunduğunu anlatır. Dagda bir tılsım söyleyene kadar arptan hiçbir melodi çıkmaz. Ama sonra arp ona gelir, yolda dokuz adamı öldürür; ardından uyku, yas ve kahkaha olmak üzere üç sihirli melodi çalar. Bu arp, Kulhwch ve Olwen’in Galce masalındaki istendiğinde kendi kendine çalan veya çalmayı bırakan Teirtu’nun arpına benzer.
Böylece Tuatha Dé Danann galip gelir ve Morrígan, İrlanda’nın kraliyet tepelerine, síd1 ordularına, sídin başlıca denizlerine ve nehir ağızlarına zaferini ilan eder (animist görüşün veya doğanın kişiselleştirilmesine dair bir anımsama). Sonra dünyanın sonu ve gelecek kötülükler hakkında bir şarkı söyler (Bu, İrlanda mitolojisinde kıyamete dair birkaç referanstan biri olmakla beraber büyük olasılıkla Hıristiyan kökenlidir).
Bu ilginç hikâye kuşkusuz eski ilahi savaş mitlerine dayansa da neyi ifade ettiği belirsizdir. Hem Tuatha Dé Danann hem de Fomorlar insanüstüdür. Efsanenin arkasında kışın, karanlığın, felaketin ve düzensizliğin güçleriyle birlikte, yaz, ışık, büyüme ve düzen gibi insan biçimli figürlerin çekişmesini belli belirsiz seziyoruz. Bu tür güçler birbirine düşmandır. Aralarında çekişme vardır; bilmeyenler için, doğanın savundukları kısımlarında çekişme vardır ve bu apaçık ikilik, doğanın güçlerini temsil eden varlıkların yaşamına yansır. Tüm mitolojiler bu çekişmeyi yansıtır. Babilli Marduk ve tanrılar, Tiamat ve onun yavrularıyla savaşırlar; tanrılar ve Titanlar (veya Jotunlar), Ra ve Apop kavga ederler. Aydınlık ve gelişme tanrılarına düşman olanlar, insanlarca çok sevilen tanrılar şeytan kılığında temsil edilir. Tuatha Dé Danann ve Fomorlar, İrlanda Keltlerinin hem ilahi hem de düşman grupları olsaydı, ikincisinin uğursuz karakteri, ikisine de şaşkın gözlerle bakan ve onları ölümlüler olarak tasavvur etmeye boş yere çabalayan tarihçiler tarafından unutulmayacaktı. Veya yine, ikisi birbirine düşman tanrı grupları olabilir çünkü bunlar sırasıyla Keltlerin ve yerlilerin tanrılarıdır. Fomorlar, aslında, değersiz Firbolgların (şüphesiz ki yerli bir ırktır) tanrıları olarak adlandırılırlar. Diğer taraftan daha sonraki Hıristiyanlık döneminde, Tuatha Dé Danann’dan farklı olarak acımasız ve şeytani şekilde tarif edilirler. Ayrıca pagan Keltler, onları zaten şeytani olarak görmüş olmalılar. Galip bir ırkın tanrıları genellikle yerlilerin tanrılarına düşman olarak görülür ve bunun tersi de geçerlidir ve şimdi yeni mitler ortaya çıkmaktadır. Her iki durumda da grupların evlilik veya soy bağıyla birbirini desteklediği yakın ilişkinin derleyicinin bir icadı olması gerekmez. Pagan mitolojisi tutarsızdır ve uzlaşma kaçınılmazdır. Galipler ile mağluplar bir araya gelme eğilimindedir ve bu tanrıları için de geçerlidir; bir ırkın farklı kabileleri nasıl önce kendi aralarında evlenip sonra savaşıyorlarsa, onların kötü ve dost tanrıları da öyle olabilir. Zeus, Titan Kronos’un oğluydu, ancak aynı zamanda onun düşmanıydı. Vile ve tanrıların babası Odin, bir devin oğullarıydı ama tanrılar devlerle savaşıyordu. Başka benzerliklerden de söz edilebilir. Yine de kesin olan şudur ki düzenli bir dünyanın tanrıları (gelişme, ziraat, tıp, şiir ve hitabet ve ayrıca sihir ve savaş tanrıları) genel açıdan zararlı olarak tasavvur edilen varlıklara karşıdır. Bu savaşta bazı tanrılar katledilir. Eski mitlerde onlardan bahsedildiyse bu, inançlarının devamını muhtemelen etkilememiştir. Pagan tanrıları ölümlü ve ölümsüzdür. Hayatları, sürekli olarak başlayıp biten ve her zaman yenilenen daimî bir dramadır (bizzat doğa sürecinin bir yansıması).
Başka bir hikâyede, aydınlık ve gelişme güçlerinin karanlık ve kötülüğünkilerle çekişmesi ima edilmiştir. Ancak ikincisi ölümlü olarak tasvir edilir. Atina’dan anneleri Carman’la birlikte üç adam gelir (Cesur, Siyah ve Kötü, Hastalık oğlu Karanlığın oğlu İmha’nın oğulları). Oğulları yağma ve sahtekârlıkla yok ederken Carman da büyüleriyle geldiği her yeri mahveder. Tuatha Dé Danann’ın mısırlarını talan etmek için İrlanda’ya gelirler. Tuatha Dé Danann, onlara karşı şair Ai’yi, hicivci Cridenbel’i,
1
Síd, İrlanda kültüründe “peri diyarı”, “perilerin yaşadığı höyük” anlamında kullanılır; burada yaşayan peri halkını ifade ederken ise síde kelimesi kullanılır. (e.n.)