Название | Çolpan |
---|---|
Автор произведения | Naim Kerimov |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-625-6853-29-4 |
ÇOLPAN Sovyerlerde Şair Olmak
Bu kitap, şair Çolpan ve onunla birlikte şehit edilen bütün istiklâl ve hürriyet kahramanlarının aziz ruhlarına ithaf edilmiştir.
ÇOLPAN KİTABI HAKKINDA
Çolpan, Türkiye’de Türk dünyasına ilgi gösteren çevreler tarafından adı bilinen bir şairdir. Ancak onun hakkında bilinenler, esasen kısa bilgilerden ibarettir. Hakkında hatırı sayılır derecede yayın yapılmıştır. Bunlar arasında bilhassa Dr. Hüseyin Özbay’ın 1980’li yıllarda doktora tezi olarak hazırladığı çalışmasının çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu çalışmada, Çolpan’ın 1980’li yıllarda temin edilebilen şiirleri incelenmiş, hayatı ile ilgili olarak da yine aynı yıllarda temin edilebilen bilgilere yer verilmiştir. Dr. Özbay’ın bu çalışması, Türk dünyasını henüz tanımaya başladığımız o yıllarda çok önemli bir boşluğu doldurmuştur.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, günün şartlarının gereği olarak Sovyet arşivleri, bu cümleden olmak üzere Sovyet gizli servisi KGB’nin arşivleri de açılmış, Sovyet dönemi ile ilgilenen araştırmacılar da bu arşivlerde bulunan belge ve dosyaları inceleme imkânı bulabilmişlerdir. Fakat arşivlerdeki belge ve dosyaların, mahiyeti itibariyle Sovyet dönemi hakkında büyük gürültülere sebep olacağı anlaşılınca, bu arşivler kısa süre sonra tekrar araştırmacılara kapatılmıştır. Bu kısa süre zarfında sınırlı sayıda araştırmacı bazı belge ve dosyaları görüp inceleme imkânı bulmuştur.
20. yüzyıl Türkistan edebiyatının önde gelen araştırmacılarından biri olan Prof. Dr. Naim Kerimov da söz konusu arşivlere girip inceleme yapabilen araştırmacılardan biridir. Prof. Kerimov, incelemeleri sırasında 20. yüzyıl Özbek edebiyatı ve bilhassa 1930’lu yıllarda tutuklanıp işkencelere maruz kalan, hapishanelerde çürütülen, kurşuna dizilen veya Sibirya’daki çalışma kamplarında mahvedilen şair ve yazarlar hakkındaki belge ve dosyaları görmüş ve incelemiştir. Prof. Kerimov, 1938 yılında kurşuna dizilen şair Çolpan (Abdülhamid Süleymanoğlu) ile ilgili belgeleri de görmüştür. Roman adı verilen bu kitap yazılırken bu belgelere kısmen yer verilmiştir.
Prof. Dr. Naim Kerimov’un, Çolpan eserini yazmak için geniş bir araştırma yaptığı aşikârdır. Evvelâ kızkardeşi Fâika Hanım’ın ağabeyi Çolpan hakkındaki hatıralarını yazıya geçirmiştir. Fâika Hanım, Naim Kerimov’a ailenin geçmişi ve ağabeyi Çolpan’ın hayatı hakkında kıymetli bilgiler vermiştir. Kerimov, Çolpan’ı yakından tanıyan, onunla beraber gazete ve şiirler neşreden çağdaşları ile görüşüp, onların da hatıralarını derlemiştir. Yazar, Çolpan, 20. yüzyıl Özbek edebiyatı ve bilhassa Ceditçi şair ve yazarlarla ilgili hatıra ve değerlendirme türündeki yayınları da Çolpan kitabında kullanmıştır. Bu hatıra, değerlendirme ve arşiv belgelerine dayanarak “Ma’rifî roman” adını verdiği “Çolpan” kitabını yazmıştır. Kitap, 2003 yılında Şark Neşriyatı tarafından Taşkent’te yayımlanmıştır. Kitap, şair Çolpan’ın doğumundan ölümüne kadar hayatı, edebî faaliyetleri ve eserleri hakkında çok geniş sayılabilecek bilgileri ihtiva etmektedir. Bu sebeple kitap, Çolpan hakkında araştırma yapmak isteyenler için çok önemli bir kaynak özelliği arz etmektedir. Ancak Çolpan’ın tutukluluk günleri hakkında hiç bilgi verilmemiş olmasının, zikredilen bilgi ve belgelerin kaynağının da tam olarak gösterilmemiş olmasının kitap için önemli bir eksiklik olduğunu da belirtmek gerekir.
Çolpan kitabında, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Türkistanlı şair ve yazarların Türkiye edebiyatına ait şair ve yazarlara olan ilgisinin ve Türkiye ile Türkistan arasındaki eğitim ve kültür faaliyetlerinin anlatıldığı sayfalar, Türkiye’deki araştırmacılar için ayrı bir önem arz etmektedir.
Sovyet şartlarında millî bir şairin nasıl bir hayat sürdüğünün anlatıldığı eser, yeni nesil tarafından dönemin daha iyi ve daha doğru anlaşılmasına hizmet etmektedir. Bu sebeple eserin Türkiye’de Türk dünyası ve şair Çolpan’a ilgi duyan okuyucular için de faydalı olacağı muhakkaktır.
Kitabın kapağında her ne kadar roman olduğu kaydedilmişse de aslında eser belgelere dayalı bir monografi çalışmasıdır. Fakat eserde yer yer hikâye edici ifadeler kullanılmıştır. Bu ifadeler, eserin daha kolay okunmasına hizmet etmektedir.
Kitapta evvelâ yazar Prof. Dr. Naim Kerimov’un kendisi tarafından kaleme alınan kısa biyografisi ve 2005-2017 yıllarında neşredilen eserlerinin listesine yer verilmiştir. Yazar, eserlerini zikrederken, “sadece edebî-tenkidî, katağan ve katağan kurbanları mevzuunda ilmî makaleler ve yazmam gerekli konular hakkında 2005-2017 yıllarında yayımlanan kitap, risale ve makalelerimi takdim etmeyi uygun gördüm”, demektedir. Aslında yazarın 1950’li yıllardan beri makale, risale ve müstakil kitap hâlinde neşredilen eserleri, küçük bir kitap teşkil edecek kadar uzun bir liste oluşturmaktadır. Bu eserlerin tamamı müstakil bir incelemeyi gerektirmektedir.
Yaşına bağlı olarak bazı sağlık problemlerinin bulunduğunu haber aldığımız Prof. Dr. Naim Kerimov ile aramızda bu kitap vesilesiyle bir gönül bağı kurulmuştur, kendilerine hürmetlerimi arz ederken sağlıklı, huzurlu bir ömür ve şifalar diliyorum.
Kitabın Türkiye Türkçesine aktarılması sırasında sözlüklerde tesadüf edemediğimiz veya anlamakta zorlandığımız kelime ve ifadeler olmuştur. Söz konusu kelime ve ifadelerin anlaşılması için İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Dinara Duisebayeva ve Karabük Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nadirhan Hasanov yardımcı olmuşlardır, kendilerine müteşekkirim. Kitabın Türkiye’de yayımlanmasını kabûl eden Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu’na ve Bengü Yayınları çalışanlarına da müteşekkir olduğumu ifade etmek istiyorum.
YAZAR NAİM KERİMOV’UN HAYATI VE BAZI ESERLERİ
Şair veya yazarın kendi hâl tercümesini yazması tabiî bir hâldir. Okuyucular da, edebiyatçılar da şair veya yazarın hâl tercümesi yardımıyla onun ne zaman, nerede doğduğu, nasıl bir hayat yolundan geçtiği, nasıl eser meydana getirdiği hususunda bir tasavvur sahibi olurlar. Bu malûmat yardımıyla onun eserlerini daha iyi anlarlar. Fakat edebiyat âlimleri kendi hâl tercümelerini yazmaya alışmamışlardır. Okuyucu için onların ne zaman ve nerede dünyaya geldiği, nasıl bir hayat yaşadığı ve nasıl bir ilmî araştırma yaptığı ve eser yazdığı okuyucuyu ilgilendirmediği gibi, toplum için de bu husus gerekli değildir. Bunun için de tenkitçi veya edebiyatçılar, halkın ve toplumun dikkat ve ilgisinden uzak yaşarlar.
Bun bu anlayışı bozmak istemiyordum. Fakat mademki benim hâl tercümem Türk kardeşlerimizi ilgilendiriyor, kendi hakkımda bildiklerimi yazmaya çalışacağım.
Ben, 12 Aralık 1932 tarihinde Özbekistan’ın başkenti olan Taşkent şehrinde dünyaya geldim. 1932 yılı, Sovyet devleti tarihine “kıtlık yılı” olarak geçti.
Ben 6. sınıfı bitirip, yaz tatiline çıktığımda, babam rahmetli Eğitim Bakanlığının mektepler bölümünde müfettiş olarak çalışıyor ve bu hizmet sebebiyle Özbekistan’ın bütün vilâyetlerine ve bilhassa Namangen vilâyetinde toplandıkları için bu şehre daha çok giderlerdi. Bu sebeple beni kendileriyle birlikte Namangen şehrine alıp götürdüler. Birkaç gün şehrin ilçelerindeki eğitim görevlileriyle görüşüp, toplantılarından sonra Kırgızistan hududunda bulunan Paşşaata adlı köyde güzel havalı ve güzel manzaralı bir yer varmış, beni buraya götürdüler. Biz burada birkaç gün kaldık. Dağa çıktık, buz gibi sularda yüzdük, şifalı otlar topladık, Kırgızlara has hayat tarzını tanıdık.
7. sınıfa geçtiğimde, eğitim enstitüsünün filoloji talebeleri mektebimize staj yapmak için geldiler. Çok geçmeden onlardan biri mektepte kalıp, bize edebiyat dersi vermeye başladı. O, güzel bir kız olduğu ve dersleri nazik bir şekilde verdiği ve bilgili olduğu için biz hepimiz onu çok sevdik. Her gün dersten sonra onu evine kadar götürür olduk. O, çok geçmeden, öğretmenlerimizden biriyle evlendi. Fakat birkaç gün sonra, beklenmedik şekilde ortadan kayboldu. Meğer o, Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesinin birinci sekreteri Ekmel İkramov’un yeğeni imiş. Bunun için o Taşkent şehrinden 20 kilometre uzağa sürgün edilip gönderilmiş…
Mektebi bitirince, eğitimimi devam ettirmek