“Ey, sonbahar bu… Artık, bu kadar güzellik ve sıcaklık verdikten sonra eylülden daha ne beklenir? Malûm ya, eylül hüzün ve matem ayıdır. Suad’a hayatının bu dönemi; ömrünün, kadınlığının eylülü gibi geldi. Eylül! Birkaç gün hava ne kadar güzel olsa da bu kadarcık geçici güzelliğe bile minnettar olunması gereken bir aydır. İçine, birkaç gün boyunca kışın saldırılarından dolayı bir parça acı düştüğü için o güzel havaların, yaz mevsiminin artık geçmiş, sadece mazi olduğunu hissettiren bir keder ve hasret ayı…” Eser, ilkbaharda başlar ve kış mevsiminde biter. Bu anlamda mevsimlerin, doğum ve ölüm arasında; aşkın filizlenmesi ve soluşu arasında bir ilişkisi vardır. Hissedilen öyle bir aşktır ki hem yasak hem de yüceltilen bir aşktır. Sadece bir bakış ya da bir gülümsemenin büyük mutluluklar sağladığı bir aşktır. Mehmet Rauf, kusursuz ruh çözümlemeleriyle bu aşkı okura hissettirmeyi başarmıştır.