"Enis Batur, Edebiyat Üzerine Denemeler'in bu ikinci cildinde, Son Modernler'de başlattığı soruşturmayı farklı alanlara yayarak bir bölümü ilk kez burada kitaplaşan yazılarla derinleştiriyor. Çağımız yazarları arasındaki hısımlık ilişkileri, geliştirdikleri sınır ihlalleri, açtıkları söyleşi damarları üzerinden hem ülke edebiyatına, hem dünya edebiyatına yönelen bir ufuk çizgisi taraması. Enis Batur, belki de kuğunun son şarkısını dillendiren has edebiyatın kayıt defterini yoklamayı sürdürüyor."
"Hat sanatında «„meşk“»in özel, başına buyruk bir yeri olduğu bilinir. Enis Batur, yazma sanatında da benzeri bir tadın peşine düşülebileceğini gösteriyor yeni meşkleriyle: Kısanın aslında upuzun, minyatürün pekâlâ üçboyutlu, romanın istenirse birkaç satır olabildiğinin kanıtı bu kitaptaki öyküler, denemeler, düşler. 60 mm bir fotoğraf makinası objektifi. Nesneye, insana, kelimeye her iki anlamda burnunu sokmasını sağlıyor yazarın. Enis Batur, lirik ile dramatiğin, komik ile trajiğin arasında dolaşıyor burada – iki yüksek noktayı buluşturan ipin üstünde, elinde bir tek kalemi."
"Bu Kalem Bukalemun 30 yaşında! Edebiyatı tehdit eden en büyük tehlikelerden birinin 'ciddiyetten ölmek' olduğuna inanan bir yazarın şakrak, deneysel, yer yer hırt çıkmalarından oluşan kitap zaman içinde tiryakilerini ve takipçilerini yarattı, kimilerinin gözünde bir tür kilometre taşı niteliği taşıdı. Bu 5. basım, «„Meşkler“» ile 'fevkalâde' genişletildi. Bu Kalem Bukalemun, yazarına göre, Patafizik Koleji'nden Oulipo'ya uzanan bir damarın meşru çocuğu."
Enis Batur, «kültür iktidarı»nın dillerden düşmediği bir dönemde, yeni denemeleriyle, kültürün has değerlerinin ancak muhalif bir duruşla elden ele geçebileceğini savunuyor.
"İnziva Burçları'nın altbaşlığında «„quartet“» yazıyor: «„Bir Varmış Bir Okmuş“» + «„Plati“» + «„Mekik“» + «„Sır“» dörtlüsü, bir toz bulutu mahşerinde yaşamaya diklenerek dikkatle geri çekilmeyi seçmenin ufuk çizgisini tarıyor – burçların arkasında korunası değerlerimiz var. Bir meydan, bir ada, bir tımarhane hücresi, bir dağbaşında kayıt stüdyosu: Zorunlu ile gönüllü arası inziva halleri üzerine seferi metinler. Kişi, kendisini kuşatan kem dünyaya mesafe koyabilir mi?"
"Gülünecek bir şey yok, oysa gülüyoruz. Üstelik: Gülüyoruz, ama canımızı acıtıyor gülmek. Bütün renklerden gülüyoruz, bir de siyah, simsiyah bir gülüşümüz var. André Breton, Kara Mizahı «„aydın kişinin teklüksü“» sayıyor. Hayatında başka hiçbir lükse yer açmamış insanlar için bu sert, amansız söz yağmuru önemli bir sığınak. Enis Batur'un hazırladığı, Dünya Edebiyatından ve Türk Edebiyatından en gözüpek örnekleri bir araya getiren Kara Mizah Antolojisi, yıllara meydan okuyan bir kaynak. Kara Mizah: Kanlı bir kristal."
"Enis Batur'un «„Özel Ansiklopedisi“»nin bu ilk kitabı, 1990'da yayımlandığından bu yana tiryakilerini yaratmış bir deneme toplamı: Aşk, Okul, Tütün, Kütüphane, Brigitte Bardot, Kediseven Sokağı, Balkon, Asansör, Gaudi, Eldiven gibi pek çok konu başlığına öznel, lirik, yer yer cüretkâr bir bakışla eğiliyor Enis Batur. Bu beşinci, kesinleştirilmiş basımda, Sami Hazinses'ten Ölüm İlânları'na, Walter Benjamin'den Erkek Takıları'na yeni parçalar da yer alıyor."
"Bu yıl, Oktay Rifat, doğumunun 100. yıldönümünde anılıyor. Enis Batur, yıllar önce «„Türkçe Şiirin Doruğunda“» konumladığı Oktay Rifat'ın şiirini bir defa daha okumaya girişti. Bu girişimden birkaç yeni yorum ipucunun doğduğuna inanıyor. Oktay Rifat'a Doğru'nun «„ek“»leri çok önemli: Garip üçlüsünün yeniyetmelik ürünleri ilk kez burada kitaplaşıyor. Ve Oktay Rifat'ın kitaplarına girmemiş bazı yazıları onları bütünlüyor. Büyük ustaya bir saygı duruşu."
"İnsan, tek başına ıssız bir adaya düşerse, ilk işi canını kurtarmanın yolunu aramaktır; okumayı yazmayı aklından geçiremez. Kör cahil değilse, hemen Robinson Crusoe'yu düşünecek, onun neler yapmış olduğunu anımsamaya çalışacaktır. Kitapları nasıl okuduğunuzu, ne kadarını sindirdiğinizi kavramanın bundan amansız yolu aslında yoktur! Bir dolu canalıcı ayrıntıyı üstünkörü okuduğunuz için anımsayamadığınızı şimdi «„mış gibi yaparak“» anlayabilirsiniz. Dahası, «„ateş yakmak“» Jack London'ın bir kitabının başlığı olmanın ötesinde «„yaşama pratiği“»nden ne ölçüde uzak bir eğitimden geçtiğinizi de kanıtlayacaktır size. Tutalım ki hayatta kalmayı da, ateş yakmayı da başardınız. Elinize kalem kâğıt alacak hale ve kıvama geldiğinizde, geçmişte yazmayı istediğiniz konuların buharlaştığını görecek, kendi Robinsonluk koşulunuza sokulmayı deneyeceksiniz büyük olasılıkla. Orada karşınıza asal soru çıkacak, bambaşka bir kılığa bürünerek bu kez: Issız bir adadasınız, olası okurunuz yok artık, her şeye karşın yazma gereksinmesi duyuyor musunuz? Gerçekte/n yazar olup olmadığınızı o köprüde tartacaksınız."