Название | Kalkan Denizi |
---|---|
Автор произведения | Морган Райс |
Жанр | Героическая фантастика |
Серия | Felsefe Yüzüğü |
Издательство | Героическая фантастика |
Год выпуска | 0 |
isbn | 9781632915344 |
Karus ve Falus askerler üstlerini ararken durumdan hoşnutsuz bir biçimde denileni yaptılar.
Sonra demir kapıları yavaşça açıp içeri girmelerine izin veren askerler arkalarından kapıyı çarparak kilitlediler.
Karus ve Falus zamanlarının az olduğunu biliyorlardı, tutsak düştüğünden beri haftada bir kez sadece bir kaç dakikalığına babalarını ziyaret edebiliyorlardı.Sonrasında Gwendolyn'in adamları çıkmalarını emrediyordu.
Zindanın uzun koridorundan geçtiler, tüm hücreler boştu, babaları bu antik hapishanede duran tek kişiydi. Nihayet duvardaki titrek bir meşaleyle zar zor aydınlanan soldaki en sonuncu hücreye vardılar. Parmaklıkları tutup, içeride babalarını gözleriyle aradılar.
Tirus yavaşça hücrenin karanlık köşesinden çıkarak parmaklıklara geldi. Yüzü zayıflamış, sakalı birbirine karışmış, asık suratla onlara baktı. Gün ışığını bir daha asla göremeyeceğini bilen bir adamın çaresizliğiyle gözlerini onlara dikti.
Karus ve Falus'un kalbi bu görüntüyle kırıldı. Onu özgür bırakarak Gwendolyn'den intikam almak için çok daha fazla bileniyorlardı.
"Baba," dedi Falus umutla.
"Sana acil haberlerimiz var," dedi Karus.
Tirus, tonlarındaki umudu fark edip onlara baktı.
"Söyleyin öyleyse hemen," diye kükredi.
Falus boğazını temizledi.
"Kız kardeşimiz görünüşe göre tekrardan kuzeni Reece ile aşk yaşıyor. Muhbirlerimiz ikisinin evlenmeyi planladıklarını bildirdi. Reece ana karadaki düğünü erteleyip yerine Stara ile evlenmeye kararlı."
"Bunu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız," dedi Karus kızgın.
Tirus ifadesiz bakışını sürdürdü, gözleri yuvalarından fırladı, tüm olasılıkları tarttı.
"Durdurmalı mıyız?" dedi Tirus yavaşça. "Nedenmiş?"
Akılları karıştı, yeniden babalarına baktılar.
"Neden mi?" diye sordu Karus. "Ailemizin Reece'inkiyle birleşmesine izin veremeyiz. Kraliçenin eline koz vermiş oluruz. Eğer ailelerimiz birleşirse tüm kontrolü kazanır."
"Halkımızın sahip olduğu son özgürlüğü de ellerinden almış oluruz," diye ekledi Falus.
"Planlarını uygulamaya koydular bile," diye ekledi Karus. "Onları durdurmak için bir yol bulmalıyız."
Bir cevap beklediler ama Tirus yavaşça başını sallıyordu.
"Sizi gidi aptal çocuklar," dedi yavaşça, sesi karanlıktı, kafasını tekrar tekrar sallıyordu. "Neden bu kadar aptal çocuklar yetiştirdim? Bunca sene size hiç bir şey öğretmedim mi ben? Hala önünüzdekini görüyorsunuz da ötesine anlam veremiyorsunuz."
"Anlamıyoruz, Baba."
Tirus küçümser ifadeyle baktı.
"Ve bu yüzden ben bu konumdayım. Siz de bu yüzden hükümdar değilsiniz. Bu birleşmeyi engellemek yapabileceğiniz en aptalça şey, adamızın başına gelen en köyü şey olur. Eğer Stara'mız Reece'le evlenirse hepimiz için en iyisi olur."
Akılları karışmış, anlam veremeden babalarına bakıyorlardı.
"En iyisi mi? Nasıl olur?"
Tirus sabırsızca iç çekti.
"Eğer iki aile birleşirse Gwendolyn beni burada tutsak tutamaz. Beni serbest bırakmaktan başka bir şansı kalmaz. Bu her şeyi değiştirir. Bizi gücümüzden ayırmaz aksine bize güç verir. Gwendolyn'in bizden aldığı ana karada yasal MacGil'ler oluruz. Görmüyor musunuz?" diye sordu. "Reece ve Stara'nın çocuğu onların olduğu kadar bizim de çocuğumuz olur."
"Fakat Baba, bu normal değil. Onlar kuzenler."
Tirus kafasını salladı.
"Siyaset, evladım, normal değildir. Bu birleşme olacak," diye ısrar etti, sesinde kararlılık vardı. "Siz ikiniz de bunun olması için elinizden gelen her şeyi yapacaksınız."
Karus gergin, kararsız bir halde boğazını temizledi.
"Fakat Reece ana karaya doğru yola çıktı bile," dedi. "Artık çok geç. Duyduk ki, Reece zaten kararını vermiş."
Tirus uzanıp sanki Karus'un yüzünü yumruklamak ister gibi demir parmaklıkları yumruklayınca Karus afallayarak geri sıçradı.
"Düşündüğümden daha aptalsın," dedi Tirus. "Birleşmenin olması için elinizden geleni yapacaksınız. Bundan daha hafif konularda bile adamlar fikir değiştirebilirler. Reece'in fikrini değiştirdiğinden emin olacaksınız."
"Nasıl?" diye sordu Falus.
Tirus durdu, biraz sakalını sıvazlayarak düşündü. Nice ay vaktinden beridir, gözleri gerçekten görüyor, tartıyor, bir plan yapmaya çalışıyordu. İlk kez olarak gözlerinde umut ve iyimserlik vardı.
"Bu kız, evlenmek üzere olduğu Selese," dedi Tirus sonunda. "Onun aklına girilmeli. Onu bulacak ve ona kanıt götüreceksiniz. Reece ve Stara'nın aşkının kanıtını. Reece oraya ulaşmadan önce ona ilk ağızdan haberi vereceksiniz. Reece'in başka birine aşık olduğunu bilmesini sağlayacaksınız. Bu şekilde, Reece kararını ona ulaşmadan değiştirse bile her şey için çok geç olacak. Ayrılıklarını garanti altına alacağız."
"Fakat aşklarıyla ilgili ne kanıt sunabiliriz?" diye sordu Karus.
Tirus sakalını sıvazlayarak düşündü. Nihayet aklındakini söyledi.
"Mektupları hatırlıyor musunuz? Stara gençken bulduklarımızı? Reece'e olan aşkını yazdığı mektupları? Reece'in de ona cevapladıkları?"
Karus ve Falus kafalarını salladılar.
"Evet," dedi Falus. "Kartalları yakalamıştık."
Tirus kafasını salladı.
"Kalemde duruyorlar. Onları Selese'e götürün. Yeni yazıldıklarını söyleyin, ikna edin. Yaşlarını asla tahmin edemez- her şey bitmiş olur."
Karus ve Falus nihayet gülümseyerek kafalarını salladılar, babalarının kurnazlığı ve zekasının ne kadar büyük olduğunu fark ettiler.
Tirus, da hatırlayamadığı kadar uzun bir süreden beri ilk kez gülümsedi.
"Adamız yeniden doğacak."
ON BİRİNCİ BÖLÜM
Thor atının üstünde oturmuş, Lejyon'un yeni arenasında hepsi hevesli çocukların Lejyon alımı için oluşturdukları sıra önünde duruyor, onlara dikkatle bakıyordu.
Thor sonu gelmeyecek gibi görünen onlarca yüze bakıyor, her birini dikkatle inceleyerek üzerindeki sorumluluğun ağırlığını hissediyordu. Halka'nın her tarafından yeni alımlar için çocuklar gelmişti, hepsi de yeni kurulan Lejyon'a katılmaya can atıyordu. Bir sonraki savaşçıların tohumunu atacak kişileri seçme görevi çok korkutucuydu, Halka gelecek senelerde kaderini bu adamlara teslim edecekti.
Throgrin'in bir yanı burada olmayı hak etmediğini hissediyordu, geçmiş onca ay vaktinden önce kendisi de Lejyon tarafından alınmayı ummuştu. O günleri düşününce sanki koskoca bir ömrü geride bırakmış gibiydi; hepsi Gwen'le tanışmadan, çocuğu olmadan, bir savaşçıya dönüşmeden önceydi. Şimdi ise burada yeniden oluşturma göreviyle, Halka'yı savunurken öldürülmüş cesur ruhların yerine başkalarını bulması gerekiyordu.
Thor geçtiği çocuklara bakarken, açtığı mezarlığı gördü; öğleden sonra güneşiyle topraktan çıkıp parıldayan tüm mezar taşları ona bir zamanlar bildiği Lejyon'u hatırlatıyodu. Onları buraya,