Sabahattin Ali'nin çocuklar için yazdığı masalları renkli ve resimli olarak ilk kez yayımlandı.
Çocukluğunun en nadide yıllarında taşrada binbir kederi yaşamak zorunda kalan, metaneti ve yiğitliğiyle insanın kalbini parçalayan bir kahramandır Yusuf. Senelerin ağır ağır hiç durmadan geçtiği, geçerken de Yusuf’un gönlünde kaynayan; patlamaya hazır hislerin yoğunlaştığı, kalbinin derinliklerine yerleşen bir sevdaydı Muazzez. Birdenbire her şeyin değiştiği ve meçhulden korkulan gecelerin yaşandığı olaylar silsilesi… Hayattan beraber olmak dışında bir istekleri olmayan Yusuf ve Muazzez’in kaderi Selahattin Bey’in ölümüyle ayrılığı tadacak azap dolu günler yaşanacaktı… Ve gözlerini uzun müddet onun gözlerinden ayırmadı. Yusuf da ona bakıyor ve idarenin titrek ışığı vuran yüzünde yer yer ürpermeler oluyordu. Elini yavaşça uzatarak genç kızın saçlarını okşadı. O zaman Muazzez bu işareti bekliyormuş gibi doğruldu, Yusuf’un ellerini avuçlarının içine alarak “Kimi istiyorum, anladın mı?” dedi.
Millî Eğitim Bakanlığının bu çalışmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya ve dilimizin gelişimini sağlamaya yönelik önemli bir çaba olarak görüyoruz.
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” kitabı 1940 yılında yayımlandıktan sonra büyük bir yankı uyandırmış, siyasi tartışmaya yol açmıştır.
Yeni Dünya önce ne söylendiğini anlamamış gibi yüzünü buruşturup sesin geldiği tarafa döndü, kırmızı gözlerini büzerek karanlığa bir müddet baktı. Sonra, sahiden yerine oturmak ister gibi ellerini yanlarına salıverdi. Fakat bir an tereddüt ettiği görüldü. Bu anda kafasından neler geçtiği, içinde nelerin olup bittiği bilinemezdi; ama senelerden beri savaştığı meydanı bu kadar kolay bırakıp çekilmek istemediği belliydi. Yüzünü, yeniden bir allık kapladı. Yanakları birkaç kere ürperdi. Birinin üstüne atılmak istiyormuş gibi gözlerini orada bulunanlarda hırsla dolaştırdı ve kapının yanında oturan ihtiyar âşığı görünce haykırdı:
Hiç azalmayan bir aşk, imkânsızlıklar içinde kıvranan, sevmekten vazgeçmeyen bir çift gönül. Dünyanın en güzel aşk hikâyelerinden biri denilebilecek kadar büyüleyici, hüzünlü, dramatik, coşkulu, soylu ve masum bir aşk Raif Efendi ve Maria Puder aşkı. Bu büyük aşk, içinde bir o kadar ayrılık, gurur, kırılganlık ve aşılması zor hiddet duvarları da barındırıyor. Sabahattin Ali’nin ilk olarak Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940 – 8 Şubat 1941 tarihinde “Büyük Hikâye” başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanan bu eser, 1943 yılında kitap olarak basıldı. Özel çizimlerle hazırladığımız “Kürk Mantolu Madonna”, kahramanlarımızın yaşadıkları acılara rağmen okuyucuya ruhlarının konuştuğunu hissettiren bir baş ucu kitabıdır.
Легендарный турецкий писатель Сабахаттин Али стал запоздалым триумфальным открытием для европейской литературы. В своем творчестве он раскрывал проблемы взаимоотношений культур и этносов на примере обыкновенных людей, и этим быстро завоевал расположение литературной богемы. «Мадонна в меховом манто» – пронзительная «ремарковская» история любви Раифа-эфенди – отпрыска богатого османского рода, волею судьбы превратившегося в мелкого служащего, и немецкой художницы Марии. Действие романа разворачивается в 1920-е годы прошлого века в Берлине и Анкаре, а его атмосфера близка к предвоенным романам Эриха Марии Ремарка. Значительная часть романа – история жизни Раифа-эфенди в Турции и Германии, перипетии его любви к немецкой художнице Марии Пудер, духовных поисков и терзаний. Жизнь героя в Европе протекает на фоне мастерски изображенной Германии периода после поражения в Первой мировой войне.
Легендарный турецкий писатель Сабахаттин Али стал запоздалым триумфальным открытием для европейской литературы. В своем творчестве он раскрывал проблемы взаимоотношений культур и этносов на примере обыкновенных людей, и этим быстро завоевал расположение литературной богемы. «Мадонна в меховом манто» – пронзительная «ремарковская» история любви Раифа-эфенди – отпрыска богатого османского рода, волею судьбы превратившегося в мелкого служащего, и немецкой художницы Марии. Действие романа разворачивается в 1920-е годы прошлого века в Берлине и Анкаре, а его атмосфера близка к предвоенным романам Эриха Марии Ремарка. Значительная часть романа – история жизни Раифа-эфенди в Турции и Германии, перипетии его любви к немецкой художнице Марии Пудер, духовных поисков и терзаний. Жизнь героя в Европе протекает на фоне мастерски изображенной Германии периода после поражения в Первой мировой войне.