19. yüzyılın belki de son romantik romanı olan bu eserde, kimi özellikleriyle Goethe’nin genç Werther’ine benzeyen bir karakterin hayatındaki çalkantılar, romantik duygulanımlar Eugéne Fromentin’in etkileyici diliyle anlatılır. Tıpkı Werther gibi imkânsız bir aşka tutulan Dominique’i de bekleyen türlü acılar, ızdıraplar vardır. Tüm bunlar yüzünden bir ölüme, bir intihara sürüklenmez ama geçmişinin defterinde yazılı olanlar, bir ömür boyu peşini bırakmayacaktır… O zaman müthiş bir vicdan azabı içinde kaldım. Haykırırcasına “Ben kalpsiz ve şerefsiz bir sefilim!” dedim. “Kendimi kurtarmanın yolunu bulamadım. Siz bana geldiğiniz hâlde ben sizi kaybediyorum Madeleine, artık size ihtiyacım kalmadı. Artık yardımınızı istemiyorum, hiçbir şey istemiyorum… Bana bu kadar pahalıya mal olan bir yardımı istemiyorum. Ve bu kadar ağır ödediğim bir dostluğu -ki sizi öldürecektir- istemiyorum. Ben azap içinde olayım yahut olmayayım, bana ait bir mesele, derdimin çaresi gene benden gelecek. Çektiklerim yalnız beni alakadar edecek ve nasıl biterse bitsin ucu kimseye dokunmayacaktır.”