Oldukça sevimli ve yakışıklı olan Dorian Gray, bu özellikleriyle ona tapınma derecesinde hayranlık besleyen ressam arkadaşının ilgisini çeker. Tanrı’nın bu bağışları ile ressamın sanat kabiliyeti bir araya gelince de muhteşem bir şaheser çıkar ortaya. İşte Dorian Gray’in Portresi!.. Bir mucize olur ve portre, Dorian Gary’e ebedî bir gençlik aşılar. Fakat bu mucize büyük bir vicdani hesaplaşmayı da beraberinde getirecektir… “Dorian Gray’in Portresi” Oscar Wilde’ın tek romanıdır. Wilde bir mektubunda karakterlerin kendisini yansıttığını belirtmiştir: “Basil Hallward kendi hakkımda düşündüklerim: Lord Henry dünyanın hakkımda düşündükleri: Dorian -belki başka yaşlarda- olmak istediğim…” "Dorian kafasını sallayıp gülümserken 'Bu dediklerini yaşadım.' dedi. 'Şimdi çok mutluyum. Mesela vicdanın ne demek olduğunu biliyorum artık. Bana tarif ettiğin gibi bir şey değilmiş. İçimizdeki en kutsal şeymiş. Onu küçümsememelisin Harry; en azından bundan sonra benim yanımda bunu yapma. İyi bir insan olmak istiyorum. Ruhumun çirkinleşmesi fikrine dayanamıyorum.' "