Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu arasındaki dönemde yaşamış, çok yönlü kişiliğiyle dikkatleri çekmiş, bulunduğu görevlerde ve mecliste söz hakkı olan Safvet Yetkin’in anlatıldığı bu kitapta, siyasetçi yönüyle ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz. Halkın sıkıntılarını çok iyi görerek bunu mecliste çözüme kavuşturmaya çalışır ve kimsenin aklına gelmeyen sorunlardan bahsederek her kesimden insanın âdeta sesi olur. Üç bölüme ayrılan kitabın ilk bölümünde Zekeriya Akman, Safvet Yetkin’in hayatını ve deneyimlediği önemli olayları; ikinci bölümde, görev yaptığı önemli kurumları; üçüncü bölümde ise ilmî kişiliği hakkında bilgi vererek Yetkin hakkında geniş bir anlatı sunar bizlere. Safvet Yetkin hakkında geniş kapsamda yazılmış nadir kitaplardan biri olma özelliğiyle de dikkatleri çeker.
Tarikatlar, İslam toplumunun vazgeçilmez birer unsuru olarak her dönemde etkilerini hissettirmiş ve bir yaşam tarzı olarak da varlıklarını günümüze kadar devam ettirmişlerdir. Halka, dinî, ahlaki ve sosyal alanda hizmet vermeyi amaçlayan tarikatlar, Osmanlı döneminde toplum üzerinde her zaman etkili olmuşlardır. Toplumun gönüllü sivil kuruluşları olarak nitelendirilebilecek tarikatlar, tekke ve zaviyeler aracılığıyla halka sosyal alanda hizmet veren müesseseler olmuşlardır. Osmanlı Devleti’nde toplum hayatında tarikatlar önemli roller üstlenmişlerdir. Devletin kuruluş ve yükseliş dönemlerinde idari, askerî, ilmî ve içtimai hayatın şekillenmesinde tekke ve tarikatların önemli etkisi olmuştur. Çoğu zaman devlet ve halk arasında bir köprü görevi görmüşlerdir. Tarikatların halk üzerinde var olan gücü ve camianın içerisinde ortaya çıkan problemler, devlet idaresinin, bu kesime müdahale etmesine ve kontrolü altına alma yoluna başvurmasına neden olmuştur. XIX. yüzyılda devletin birçok kurumunda baş gösteren bozulma ve çöküş süreci, tasavvuf camiasında da görülmeye başlamıştır. Bütün bu sebepler sonucunda tarikatları kontrol altına almak, bu camiada dinî ve ilmî olmayan davranışları engellemek, cahil kişilerin şeyhlik görevine gelmelerine mâni olmak gibi nedenlerle meşihat makamına bağlı Meclis-i Meşâyih kurulmuştur.Bu çalışmamızda amaç, Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinde, tekke ve zaviyeleri kontrol etmek ve yönetmek amacıyla kurulmuş olan Meclis-i Meşâyih’i tanıtmaktır. Çalışmamızda, tarikatlar ve tekkeler arasındaki tartışmalara girmeden, tasavvufi boyutundan ziyade bir kurum olarak Meclis-i Meşâyih’i, tarihçi bakış açısıyla tanıtmak hedeflenmektedir.