Название | Mitler ve efsaneler |
---|---|
Автор произведения | Неизвестный автор |
Жанр | |
Серия | |
Издательство | |
Год выпуска | 0 |
isbn | 978-605-7605-98-6 |
Fakat Bistonlar silahlarını kaptıkları gibi Herkül’ün peşine düştüler, Herkül de geri dönüp onlarla savaşmak zorunda kaldı. Kısrakları, Merkür’ün oğlu çok sevdiği arkadaşı Abderus’a emanet ettikten sonra Herkül savaşmaya gitti. Sonrasında çok acıkan hayvanlar bakıcılarını mideye indirdi.
Geri dönen Herkül bu kaybı yüzünden büyük bir yasa boğuldu, daha sonra Abderus anısına kaybettiği arkadaşının adını verdiği bir şehir kurdu. Bu süre zarfında, kısraklara hükmettiği ve daha fazla aksilik yaşamadan onları Eurystheus’a getirdiği için mutluydu.
Eurystheues’un Juno’ya adadığı kısrakların soyundan gelenler de çok kuvvetli hayvanlardı ve Makedonyalı Büyük İskender onlardan birine bindi.
Uzun yolculuğundan dönen kahramanımız, dokuzuncu görevini tamamlamak için Amazonlara doğru uzun bir sefere hazırlanıyordu. Amacı, Amazon Hippolyta’nın kılıç kayışını Eurystheus’a getirmekti.
Erkeklerin vazifelerini üstlenen güçlü kadınlardan oluşan Amazonlar, Thermedon Nehri’nin aktığı bölgede yaşıyorlardı. Çocukları arasından sadece kızları seçerek büyük bir ordu kurmuşlar ve büyük savaşlar yapmışlardı. Kraliçeleri Hippolyta, önderliğin bir işareti olarak savaş tanrıçasının ona hediye ettiği kuşağı takıyordu.
Yaşadığı bir sürü maceranın ardından Herkül, savaşçı arkadaşlarını bir gemide toplayarak, Karadeniz’e doğru yelken açtı. Nihayetinde Thermedon Nehri’nin5 ağzına varıp Amazonların liman şehri Themiscira’ya6 geldiler. Kraliçe, onları limanda karşıladı.
Herkül’ün asil duruşu kraliçenin gururunu okşadı. Gelme sebebini öğrendiğindeyse, kemeri ona vereceğine söz verdi. Fakat Herkül’ün aman vermeyen düşmanı Juno, bir Amazon kılığına girerek diğerlerinin arasına karıştı ve yeni gelen yabancının kraliçelerini alıp götüreceği haberini yaydı. Bunu duyan Amazonlar Herkül’ün savaşçılarıyla çarpıştı. En iyi savaşçılar Herkül’e saldırdı ve ona zor bir mücadele yaşattılar.
Herkül’le çarpışmaya başlayan ilk savaşçı, çok hızlı oluşundan dolayı Rüzgârın Gelini adı verilen Aella, Herkül’le çarpışırken rakibinin kendisinden de hızlı olduğunu gördü. Hızlı hareketleri Herkül tarafından alt edilen Aella mağlup oldu. İkinci savaşçı da daha saldırır saldırmaz yenildi. Herkül, yedi düellodan zaferle ayrılmış üçüncü savaşçı Prothoe’nin de hakkından geldi. Diğer sekizini de yere serdi. Bunlardan üçü Diana’nın avcı dostlarıydı. Vaktiyle silahlarına çok güvenseler de bugün, Herkül’ün okları karşısında boşu boşuna kalkanlarını havaya kaldırdılar; hiçbiri amaçlarına ulaşamadı. Hayatı boyunca bekâr yaşayacağına yemin eden Akippe bile yenildi; evlilik üzerine verdiği yemini tuttu ama yaşamı pek de uzun sürmedi.
Amazonların cesur lideri Melanippe de esir düştü, geri kalanların tümü firar etti. Kraliçe Hippolyta, çarpışmadan önce söz verdiği gibi kılış kayışını Herkül’e teslim etti, kefareti ödenen Melanippe de serbest kaldı.
Kraliçe Hippolyta’nın kemerini Eurystheus’a getirdikten sonra, Kral hiç ara vermeden Herkül’ü dev Geryoneus’ın sığırlarını derhal ele geçirmesi için yolladı. Dev, denizin ortasında bir adada yaşıyordu. Bir başka dev ve iki başlı köpek tarafından korunan ahırında çok güzel kırmızı sığırları vardı.
Geryoneus, üç vücudu, üç kafası, altı kolu ve altı ayağı olan devasa bir yaratıktı. Yeryüzündeki hiçbir insanoğlu ona karşı çıkacak güce sahip değildi. Herkül, bu canavarı alt etmek için çok fazla hazırlık yapması gerektiğini biliyordu. Herkesin bildiği gibi, zenginliğinin bir göstergesi olarak Altın Kılıç adını taşıyan Geryoneus’un babası bütün İberya’nın7 kralıydı. Kralın, kendisi için çarpışan üç tane cesur oğlu olmasının yanı sıra, her birinin emri altında savaşan muazzam orduları da vardı. İşte tüm bu sebeplerden dolayı, can düşmanı Herkül’ün böyle bir ülkede ölüp gitmesi umuduyla Eurystheus bu görevi ona vermişti. Ancak Herkül bu görevi de tıpkı diğer maceraları gibi korkusuzca kabul etti.
Vahşi hayvanlardan temizlenen Girit Adası’nda ordusunu toplayan Herkül, önce Libya’ya yanaştı. Burada, toprağa değdikçe güçlenen dev Antaeus’la karşılaştı. O da, vahşi hayvanlar ve zalim insanoğlundan nefret ettiği için avcı kuşlardan temizlemişti Libya’yı. Çünkü onlarda, uzun yıllar boyu hizmet ettiği zorba ve adaletsiz lordun yansımasını görüyordu.
Dört bir yanı çöl olan bu ülkeyi uzun uzun gezip dolandıktan sonra, içinden büyük nehirler geçen verimli topraklara vardı. Burada büyük bir şehir kurdu ve şehre, Yüz Kapılı Şehir anlamına gelen Hecatompylos adını verdi. Nihayet Atlas Okyanusu’na ulaştı ve buraya, kendi adıyla anılan iki muazzam sütun8 dikti.
Kavurucu güneş cayır cayır yakıyordu, daha fazla takati kalmayan Herkül havaya kaldırdığı okuyla güneş tanrısını tehdit etti. Onun bu cesareti karşısında şaşıran Apollo, yolculuğu için kendisinin de sabahtan akşama kadar içinde uzandığı yelkenlisini ödünç verdi. Herkül bu tekneyle İberya’ya yelken açtı.
Burada Altın Kılıç’ın üç oğluyla karşılaştı. Üçünün de ordusu yan yana karargâh kurmuştu ancak Herkül üçünün de liderlerini öldürdükten sonra bu diyarı yağmaladı. Daha sonra Geryoneus’un sığırlarıyla yaşadığı Erytheia Adası’na doğru yola çıktı.
İki başlı köpek, Herkül’ün geldiğini anlar anlamaz ona doğru atıldı. Azılı köpeği sopasıyla vurarak öldürdü. O esnada köpeğin yardımına gelen ahır bekçisi devi de öldüren Herkül, sığırları alarak hızlıca oradan uzaklaştı.
Fakat Geryoneus ona yetişti ve aralarında sert mücadele yaşandı. Juno, deve yardım etmeyi teklif etti ancak Herkül, fırlattığı okla tanrıçayı kalbinden vurdu ve yaralanan tanrıça kaçarak oradan uzaklaştı. Devin üç parçadan oluşan vücudu, ölümcül okların kudreti karşısında pes etmek zorunda kaldı.
Herkül’ün şanlı maceraları, sürüyü İberya ve İtalya’dan geçerek eve götürmeye çalışırken de devam etti. Güney İtalya’daki Rhegium’dayken9, sığırlardan biri kaçtı ve Sicilya Boğazı’nı boydan boya geçti. Derhal diğer sığırları da suya yönlendiren Herkül, hayvanın boynuzuna tutunarak Sicilya’ya kadar yüzdü. Sonrasında daha fazla aksilik yaşamadan İtalya, İlirya10 ve Trakya’dan geçerek Yunanistan’a vardı.
Herkül, kendisine verilen on görevi de tamamlamasına rağmen, bu durumdan hoşnut olmayan Eurystheus üstlenmesi için iki görev daha verdi.
Jüpiter ve Juno’nun düğün merasiminde tüm tanrılar mutlu çifte düğün hediyelerini takdim ederken, Toprak Ana da mutlu çift için büyük dünya denizinin batısında, dallarından altın elmalar taşan bir ağaç yarattı. Gecenin kızları olarak bilinen Hesperidler bu kutsal bahçeye göz kulak oluyorlardı. Ayrıca bir sürü canavarın atası sayılan, Phorkys’in oğlu yüz başlı ejderha Ladon da
5
Samsun yöresinde bulunan Terme Çayı, Karadeniz’e dökülür. (ç.n.)
6
Themiscira: Terme Ovası. (ç.n.)
7
Bugün, İspanya ve Portekiz devletlerini içine alan bölge. (ç.n.)
8
Herkül’ün Sütunları: Birçok farklı anlatımı mevcut olmakla birlikte, Roma kaynaklarına göre, Erytheia’ya varmak için dağı aşmak zorunda olan Herkül, dağı aşmak yerine güçlerini kullanarak Atlas Okyanusu’nu ve Akdeniz’i bağlayan Cebelitarık Boğazı’nı yarattı. Bu ayrılan dağlardan kuzeyde olanı Cebelitarık Kayası, güneyde olanı da Jebel Musa Dağı olarak bilinir. (ç.n.)
9
Bugünkü İtalya’da Reggio olarak bilinen yer. (ç.n.)
10
Balkan Yarımadası’nın kuzeybatısındaki bu bölgede, İlirler olarak bilinen Hint-Avrupa kökenli bir halk yaşamıştır. (ç.n.)